GNU nedir? Gnu Unix Değildir!
Gnu Unix Değildir [:Gnu’s Not Unix] anlamına gelen GNU, yazmakta olduğum Unix-uyumlu yazılım sisteminin adıdır, bu yazılımı, kullanabilen herkese özgür olarak verebilirim(1). Diğer çeşitli gönüllüler bana yardım etmektedir. Zaman, para, program ve cihaz katkıları büyük ölçüde gereklidir.
Şu anda, editör komutlarını yazmak için Lisp’li bir Emacs metin düzenleyicimiz, kaynak-seviyesi hata ayıklayıcımız, yacc-uyumlu derleyici [:parser] üretecimiz, bağlayıcımız ve 35 civarında özelliğimiz mevcuttur. Bir kabuk (komut yorumlayıcı [:interpreter]) hemen hemen tamamlanmıştır. Yeni bir taşınabilir eniyileştirici C derleyicisi kendi kendini derlemiştir ve bu yıl piyasaya sürülebilir. Bir başlangıç çekirdeği mevcuttur ancak Unix’e benzer biçimde çalışmak için daha fazla birçok özellik gereklidir. Çekirdek ve derleyici tamamlandığında, program gelişimi için uygun bir GNU sisteminin dağıtılması mümkün olacaktır. Metin biçimlendirici olarak TEX’i kullanacağız ancak üzerinde nroff çalışacak. Bunun yanı sıra, özgür ve taşınabilir X Window Sistemini de kullanacağız. Bundan sonra, taşınabilir Common Lisp’i, Empire oyununu, bir hesap çizelgesini ve yüzlerce başka şeyi ve çevrim içi belgeyi ekleyeceğiz. Sonunda, bir Unix sisteminin sahip olduğu her şeyi ve daha da fazlasını sağlamayı umuyoruz.
GNU, Unix programlarını çalıştırabilecektir ancak Unix’e özdeş olmayacaktır. Diğer işletim sistemleriyle olan tecrübelerimizi temel alarak elverişli olan tüm gelişmeleri gerçekleştireceğiz. Özellikle, daha uzun dosya isimlerine, dosya sürüm numaralarına, sorunsuz bir dosya sistemine, dosya adı tamamlama özelliğine, terminale-bağlı ekran desteğine ve belki de sonunda çeşitli Lisp programlarının ve sıradan Unix programlarının bir ekranı paylaşabildiği bir Lisp-tabanlı bir pencere sistemine sahip olmayı planlamaktayız. Hem C hem de Lisp sistem programlama dilleri olarak mevcut olacaktır. Haberleşme için İnternet protokollerini, UUCP’yi, MIT Chaosnet’i desteklemeye çalışacağız.
GNU, sanal belleğe sahip olan ve 68000/16000 sınıfındaki makineleri hedeflemektedir çünkü bunlar, çalıştırılabilecek en kolay makinelerdir. Daha küçük makineler üzerinde çalışması için fazladan çaba, onu bunlar üzerinde kullanmak isteyen kimselere kalmıştır.
Ciddi bir karışıklığı önlemek için, bu projenin adı olan ‘GNU’ sözcüğündeki ‘G’ harfini dikkatli telaffuz edin.
GNU’yu niçin yazmalıydım?
Benim Altın Kuralım şudur: Bir programı sevdiysem, bu programı seven kimselerle onu paylaşmalıyım. Yazılım satıcıları kullanıcıları bölmek ve alt etmek istemektedir, kullanıcıların birbiriyle yazılım paylaşmama konusunda fikir birliği içinde olmasını isterler. Diğer kullanıcılarla bu şekilde dayanışmayı kırmayı reddediyorum. Aklım başımda iken bu gibi bir yazılım lisans anlaşmasını imzalamam. Yıllarca bu gibi eğilimlere ve diğer soğukluklara karşı koymak için Yapay Zeka Laboratuarında çaba harcadım ancak sonunda çok ileri gittiler: benim irademe karşı bazı şeylerin yapıldığı bir kurumda kalamazdım.
Bilgisayarları onurlu bir biçimde kullanabilmek amacıyla, yeterli bir bütünü oluşturacak özgür yazılımları bir araya getirmeye karar verdim. Bunu özgür olmayan yazılımlar olmadan başaracaktım. MIT’in, GNU’yu yaymayı(2) engelleyecek herhangi bir yasal durum yaratmasını önlemek için YZ laboratuvarından istifa ettim.
GNU niçin Unix ile Uyumlu Olacaktır?
Unix benim ideal sistemim değildir ancak çok kötü de sayılmaz. Unix’in temel özellikleri iyi özellikler gibi görünmektedir ve zannediyorum ki Unix’in eksiklerini tamamlayabilirim. Ve Unix ile uyumlu bir sistem başka birçok insanın benimseyebileceği şekilde uygun olacaktır.
GNU Nasıl Erişebilir Olacaktır?
GNU kamu malı [:public domain] değildir. Herkesin GNU’yu değiştirme ve yeniden dağıtma hakkı vardır ancak hiçbir dağıtıcının yeniden-dağıtımını kısıtlamaya hakkı yoktur. Başka bir deyişle, özel mülk değişikliklere izin verilmeyecektir. GNU’nun tüm sürümlerinin özgür kalacağından emin olmak isterim.
Niçin Başka Birçok Programcı Yardım Etmek İstemektedir?
GNU konusunda heyecanlı olan ve yardım etmek isteyen çok sayıda programcı ile karşılaştım.
Birçok programcı sistem yazılımının ticarileşmesi konusunda mutsuzdur. Bu durum programcıların daha fazla para kazanmasını mümkün kılabilir ancak bu, diğer programcıları arkadaş gibi hissetmeleri yerine onlarla çatışma içinde gibi hissetmelerini gerektirir. Programcılar arasındaki temel arkadaşlık ilişkisi programların paylaşılması konusundadır; ancak günümüzdeki pazarlama düzenlemeleri, diğerlerini arkadaş olarak görmelerini engellemektedir. Yazılım alıcısı, arkadaşlık ve kanuna uymak arasında bir tercih yapmalıdır. Doğal olarak, birçoğu arkadaşlığın daha önemli olduğuna karar verir. Ancak kanuna inanan diğerleri, her iki tercihte de rahat olamazlar. Bu kimseler iyiliğe inanmaz hale gelir ve programlamanın yalnızca para kazanmanın bir yolu olduğuna inanırlar.
Özel mülk programlar yerine GNU üzerinde çalışarak ve GNU’yu kullanarak, herkese karşı kapısı açık – paylaşımcı olabilir ve kanunlara da uyabiliriz. Ek olarak, GNU, bir esin kaynağı örneğidir ve paylaşma konusunda başkalarının bize katılmasını sağlayan bir işaret gibidir. Bu bize özgür olmayan yazılımı kullandığımızda mümkün olmayan bir ahenk duygusu verir. Konuştuğum programcıların yaklaşık olarak yarısı için, bu, paranın yerini alan önemli bir mutluluktur.
Nasıl Katılabilirsiniz?
(Bu günlerdeki, çalışılabilecek yazılım görevleri için, http://fsf.org/campaigns/priority-projectsni ziyaret edin. Katkı sağlamanın diğer yolları için,http://www.gnu.org/help/help.html adresini inceleyin.)
Bilgisayar üreticilerine makine ve para bağışı yapmaları konusunda istekte bulunuyorum. Bireylere program ve çalışma konusunda bağışta bulunmaları konusunda istekte bulunuyorum.
Makine bağışlarsanız bekleyebileceğiniz bir sonuç, erken bir tarihte söz konusu makinelerin üzerinde GNU’nun çalışmasıdır. Makineler bütün olmalıdır, kullanmaya hazır sistemler olmalıdır, elverişli bir mekanda çalışması için onaylı olmalıdır ve gelişmiş soğutma ya da güç gereksinimi içinde olmamalıdır.
GNU için yarı zamanlı çalışma gerçekleştirmek için hevesli çok sayıda programcının olduğunu gördüm. Birçok proje için, bu gibi yarı zamanlı olarak dağıtılmış çalışmanın eşgüdümlenmesi çok zor olacaktır, bağımsız-olarak yazılan parçalar birlikte çalışmayacaktır. Ancak Unix’in yerini alan belirli bir iş için, böyle bir problem yoktur. Bütün bir Unix sistemi, yüzlerce programı içermektedir, bunların her biri ayrı ayrı belgelendirilmektedir. Birçok ara yüz belirtimi Unix uyumluluğu ile sağlanmaktadır. Katkıda bulunan her birey tek bir Unix özelliği için uyumlu bir parça yazabilir ve bir Unix sistemindeki orijinal parçanın yerine uygun şekilde çalıştırabilirse, o zaman bu özellikler bir araya getirildiğinde düzgün şekilde çalışacaktır. Murphy’nin1 beklenmedik birkaç problem oluşturmasına izin verilse bile, bu bileşenlerin birleştirilmesi uygulanabilir bir iş olacaktır. (Çekirdek daha yakın bir haberleşme gerektirecektir ve küçük ve sıkı bir grup tarafından üzerinde çalışılacaktır.)
Para bağışı alırsam, tam zamanlı ya da yarı zamanlı olarak birkaç kişiyi işe alabilirim. Maaş, programcıların standartlarına göre yüksek olmayacaktır ancak topluluk ruhunun oluşturulmasına para kazanmak kadar önem veren kişileri arıyorum. Bunu, kendini bu işe adamış insanların tüm enerjilerini GNU üzerinde çalışmaya ayırmalarını olanaklı kılmanın bir yolu olarak görüyorum, bu insanlar hayatlarını kazanmak için başka bir yol tercih edebilirler.
Niçin Tüm Bilgisayar Kullanıcıları Yarar Sağlayacaktır?
GNU yazıldıktan sonra, aynen hava almak gibi herkes iyi sistem yazılımını ücretsiz bir şekilde edinebilecektir.(3)
Bu, herkesin Unix lisansının ücretini ödememesinden daha fazla bir şeyi ifade etmektedir. Bu, sistem programlama çabasının çok zahmetli olan kopyalama işinden kaçınılması anlamına gelmektedir. Bu çaba, bunun yerine projede aşama kaydedilmesi için harcanabilir.
Bütün sistem kaynakları herkese açık olacaktır. Bunun bir sonucu olarak, sistemde değişikliğe ihtiyaç duyan bir kullanıcı bu değişiklikleri kendi başına yapma konusunda özgür olacaktır ya da bu değişiklikleri yaptırmak için, bir programcı ya da firmaya para verecektir. Kullanıcılar, bundan böyle kaynakların sahibi olan tek bir programlayıcının ya da firmanın insafına kalmayacaktır ve değişiklik yapma hakkına sahip olacaklardır.
Okullar, sistem kodunu çalıştırmak ve daha da geliştirmek için tüm öğrencileri cesaretlendirerek çok daha eğitici bir ortam sağlayabilir. Harvard’ın bilgisayar laboratuarı, kaynaklarının kamuya açık olmaması durumunda hiçbir programın sisteme kurulamayacağı politikasını izlemekteydi ve belirli programları kurmayı reddederek bu kararlılığını korudu. Bundan çok etkilenmiş ve ilham almıştım.
Son olarak, sistem yazılımına kimin sahip olduğu ve bu yazılımla ne yapılıp yapılamayacağı özgür hale gelmektedir.
Kopyaların lisanslanması dahil olmak üzere bir programa insanlar tarafından para ödenmesine ilişkin düzenlemeler, her zaman bir insanın ne kadar (başka bir deyişle, hangi programlara) ödemesi gerektiğini belirlemek için gerekli ağır düzenlemeler aracılığıyla toplum için ağır bir yük oluşturmaktadır. Ve yalnızca bir polis devleti herkesi bu kurallara uymaya zorlayabilir. Havanın büyük bir maliyette üretilmesinin gerekli olduğu bir uzay istasyonunu değerlendirelim: her hava alanın havanın litresi başına ücretlendirilmesi uygun olabilir ancak herkes faturaları ödeyebilse bile, sayaçlı gaz maskesinin gündüz ve gece boyunca takılması tahammül edilemeyecek bir durumdur. Ve maskeyi çıkarıp çıkarmayacağınızı görmek için her yere TV kameralarının konulması ahlaka aykırıdır. Kişi başına vergi alınması ve maskelerin atılması daha iyidir.
Bir programın tamamının ya da bir parçasının kopyalanması bir programcı için nefes almak kadar doğal bir şeydir, aynı zamanda da üretkenliğini artırır. Bu, özgür olmalıdır.
Bazı kimseler GNU’nun hedeflerine kolayca karşı çıkmaktadır
“Özgür olursa yazılımı hiç kimse kullanmayacaktır, çünkü bu, herhangi bir desteğe güvenilmeyeceği anlamına gelmektedir.”
“Desteği sağlamak üzere ödeme yapabilmek için programa ait bir ücret almalısınız.”
İnsanlar, ek hizmetler içermeyen özgür GNU’yu almaktan ek hizmetleri içeren GNU’ya ödeme yapmayı tercih ederlerse, GNU’yu özgür olarak edinen insanlara yalnızca hizmet sağlayan bir firma kârda olacaktır.(4)
Gerçek bir programlama çalışmasındaki destek ile elinden tutma arasındaki farkı anlamalıyız. Gerçek programlama çalışması, bir yazılım satıcısından alınamayan bir şeydir. Probleminiz yeterince sayıda insanda yoksa, satıcı size kaybolmanızı söyleyecektir.
İşiniz desteğe güvenmeyi gerektiriyorsa, buna sahip olmanın tek yolu gerekli tüm kaynaklara ve araçlara sahip olmaktır. O zaman probleminizi çözmek için herhangi birini tutabilirsiniz; herhangi tek bir insanın insafına kalmazsınız. Unix’te, birçok iş için kaynakların fiyatı bu durumun ikinci plana atılmasına neden olur. GNU için, bu, kolay olacaktır. Hâlâ uzman bir kimsenin olmaması durumu var olabilir ancak bu problem dağıtım anlaşmalarına bağlanamaz. GNU dünyanın tüm problemlerini ortadan kaldırmaz, yalnızca bazılarını ortadan kaldırır.
Bu arada, bilgisayarlar hakkında hiçbir şey bilmeyen kullanıcılar, ellerinden tutulmaya ihtiyaç duyarlar: kendilerinin de kolayca yapabilecekleri ama nasıl yapacaklarını bilmedikleri şeylerin onlar için yapılması gibi.
Yalnızca ellerinden tutma ve tamir hizmetini satan firmalar tarafından bu gibi hizmetler sağlanabilir. İnsanlar para harcayıp hizmeti olan bir ürünü almayı tercih ederlerse, ürünü ücretsiz bile alsalar, hizmete para vermeye istekli olacaklardır. Hizmet firmaları kalite ve ücret konusunda rekabet edecektir; kullanıcılar, herhangi birine bağlı olmayacaktır. Bu arada, hizmete ihtiyaç duymayanlar, hizmete para ödemeden programı kullanabilmelidir.
“Reklam vermeden çok sayıda insana ulaşamazsınız ve programı desteklemek için para ödemelisiniz.”
“İnsanların özgürce sahip olabileceği bir program için reklam vermenin bir anlamı yoktur.”
Çok sayıda bilgisayar kullanıcısını GNU gibi bir program hakkında bilgilendirmek için kullanılabilecek çeşitli özgür ya da çok ucuz tanıtma yolları vardır. Ancak reklam verilerek çok daha fazla sayıda mikro-bilgisayar kullanıcısına ulaşılabileceği doğru bir yaklaşım olabilir. Durum gerçekten de böyleyse, bir ücret karşılığında GNU’nun kopyalanması ve postalanması hizmetinin reklamını veren bir şirket, reklam ve daha fazlası için ödeme yapmaya yetecek kadar başarılı olmalıdır. Bu şekilde, yalnızca reklamdan kâr yapan kullanıcılar program için ödeme yapacaktır.
Diğer taraftan, birçok insan GNU’yu arkadaşlarından edinirse ve bu gibi firmalar başarılı olamazsa, bu durum, GNU’yu yaymak için reklam vermenin ille de gerekli olmadığını gösterecektir. Niçin özgür piyasanın savunucuları buna özgür piyasanın karar vermesini istemiyor(5)?
“Firmam, rekabetçi bir durum elde etmek için özel mülk bir işletim sistemine ihtiyaç duymaktadır.”
GNU işletim sistemi yazılımını rekabet alanından çıkaracaktır. Bu alanda bir rekabet durumu elde edemeyeceksiniz ancak rakipleriniz de size fark atamayacak. Siz ve rakipleriniz farklı alanlarda rekabet edeceksiniz, bu konuda ortak yararınız olacaktır. İşiniz bir işletim sistemi satmaksa, GNU’yu sevemeyeceksiniz ancak bu sizin için zorlayıcı bir durumdur. İşiniz başka bir şeyle alakalıysa, GNU işletim sistemleri satmak gibi pahalı bir işe atılmanızı engelleyecektir.
Her birine ilişkin maliyeti düşürerek birçok kullanıcıdan ve üreticiden gelen hediyelerle GNU’nun gelişimini görmek isterdim.(6)
“Programcılar yaratıcılıkları için bir ödülü hak etmezler mi?”
Herhangi bir şey ödülü hak ediyorsa, bu, sosyal katkıdır. Yaratıcılık sosyal bir katkı olabilir ancak bu yalnızca toplumun sonuçları kullanabildiği ölçüdedir. Yeni programlar yarattıkları için programcılar ödüllendirilmeyi hak ediyorlarsa, aynı mantıkla, bu programların kullanılmasını kısıtlarlarsa, cezalandırılmayı da hak ederler.
“Bir programcı yaratıcılığı için ödül isteme hakkına sahip olmamalı mıdır?”
Zarar verici yolların kullanılmaması şartıyla, çalışma için ücret istemekte ya da bir kimsenin gelirini en üst seviyeye çıkarmak istemesinde bir yanlış yoktur. Ancak günümüzde yazılım konusunda alışılageldik yollarda zarar verici bir durum vardır.
Kullanımlarını kısıtlayarak bir programın kullanıcılarından para almak zarar vericidir çünkü kısıtlamalar miktarı ve programın kullanılma şeklini dşürür. Bu, insanlığın programdan edinebileceği zenginliği azaltır. Kasıtlı bir kısıtlama durumu söz konusu olduğunda, bunun sonucu da kasıtlı zarardır.
İyi bir vatandaşın daha zengin olmak için bu gibi araçları kullanmamasının nedeni şudur: herkes böyle yaparsa, ortak zararlardan dolayı hepimiz daha fakir hale geleceğiz. Bu, Kantçı ahlaktır; ya da Altın Kuraldır. Herkesin bilgilerini saklaması durumunda ortaya çıkacak sonuçlardan hoşlanmadığım için, bir kişinin bile bilgiyi saklamasını hatalı görüyorum. Özel olarak, birinin yaratıcılığı için ödüllendirilmesi isteği, genel olarak bu yaratıcılığın tamamından ya da bir kısmından mahrum kalınmasını haklı kılmaz.
“Programlayıcılar açlıktan ölmeyecek midir?”
Bu soruyu “hiç kimse programcı olmaya zorlanmamaktadır” diye yanıtlayabilirim. Çoğumuz caddede durup gülümseyerek para kazanamayız. Sonuç olarak, caddede durup gülümseyerek açlıktan öldüğümüz için kınanmayız. Başka bir şeyler yaparız.
Ama bu yanlış yanıttır çünkü soruyu soranın üstü kapalı varsayımını kabul etmektedir: yazılımın sahibi değilse, programcılara bir kuruş bile ödenemez. Bu, ya hep ya hiçtir.
Programcıların açlıktan ölmeyecek olmalarının gerçek nedeni, programlama için programcılara para ödenecek olmasının hâlâ mümkün olmasıdır; ancak şimdiki kadar çok ödeme yapılmayacaktır.
Kopyalamanın kısıtlanması, yazılım piyasasında iş yapılmasının tek temeli değildir. Bu en yaygın temeldir(7) çünkü en çok parayı bu getirmektedir. Yasaklanmış ya da müşteri tarafından reddedilmiş olsaydı, yazılım işi, şimdi daha az kullanılan organizasyon temellerine doğru kayardı. Herhangi bir iş tipini organize etmek için her zaman çeşitli yollar mevcuttur.
Muhtemelen programlama, yeni temelde şimdi olduğu gibi kârlı olmayacaktır. Ancak bu, bu değişikliğe karşı bir sav değildir. Satış görevlilerinin şimdi kazandığı paraların bir haksızlık olduğu düşünülmemektedir. Programcılar da aynısını yapsaydı, bu da bir haksızlık olmayacaktı. (Uygulamada, hâlâ bundan çok daha fazlasını gerçekleştireceklerdi.)
“İnsanlar yaratıcılıklarının nasıl kullanıldığını kontrol etme hakkına sahip değil midir?”
“Birinin fikirlerinin kullanımının kontrolü” gerçekte diğer insanların hayatları üzerinde kontrol oluşturur ve genellikle yaşamlarını daha zor hale getirmek için kullanılır.
Fikri mülkiyet [:intellectual property] (8) hakları üzerine dikkatli bir şekilde çalışan insanlar (avukatlar gibi) fikri mülkiyete ilişkin hiçbir içkin hakkın olmadığını söyler. Hükümetin tanıdığı fikri mülkiyet hakları, özel amaçlar için yasama organları tarafından oluşturulmuştur.
Örneğin, patent sistemi, mucitlerin buluşlarının ayrıntılarını açıklaması için kurulmuştur. Patent sisteminin amacı, mucitlerden çok topluma hizmet etmektir. Bir patent için 17 yıllık bir zaman aralığı, son teknoloji ürününün gelişiminin hızıyla karşılaştırıldığında kısaydı. Yalnızca, bir lisans anlaşmasının maliyetinin ve uğraşının üretimin sağlanmasıyla karşılaştırıldığında küçük kaldığı üreticiler arasındaki bir husus olduğu için, patentler, genellikle çok zarar verici değildir. Patentli ürünleri kullanan birçok bireyi engellemezler.
Eski zamanlarda telif hakkı fikri yoktu, o zamanlar, yazarlar, kurgusal olmayan yazınlarda diğer yazarları sıklıkla kopyalamaktaydı. Bu uygulama yararlı idi ve birçok yazarın çalışmasının kısmen olsa bile ayakta kalması için tek yoldu. Telif hakkı sistemi, açık ve net bir şekilde yazarlığı cesaretlendirmek amacıyla oluşturuldu. İcat edildiği bölge için ekonomik olarak yalnızca bir baskıda kopyalanabilen kitaplar az zarar vericiydi ve kitapları okuyan bireylerin çoğunu engellemedi.
Tüm fikri mülkiyet hakları yalnızca toplum tarafından verilen lisanslardır çünkü hatalı ya da doğru bir şekilde, toplumun bütünü bu lisansların verilmesinden kârlı çıkmaktadır. Ancak herhangi bir özel durumda, sormamız gereken soru şudur: bu gibi bir lisansın verilmesiyle daha mı iyi olacağız? Bir kimsenin yapması gereken bir hareketi nasıl lisanslıyoruz?
Günümüzde programların durumu, yüz yıl önceki kitapların durumundan çok daha farklıdır. Bir programın kopyalanmasının en kolay yolu bir komşudan diğerinedir, bir program farklı olan kaynak koduna ve nesne koduna sahiptir ve bir program okuyup zevk almak yerine kullanılmaktadır, bir telif hakkını zorlayan kimsenin hem materyalist hem de manevi açıdan topluma bir bütün olarak zarar verme durumudur; bir kimse kanunların mümkün kılıp kılmamasından bağımsız olarak bunu yapmamalıdır.
“Rekabet bazı şeylerin daha iyi bir şekilde yapılmasını sağlar.”
Rekabetin paradigması bir yarıştır: kazananı ödüllendirerek, herkesi daha hızlı bir şekilde koşma konusunda cesaretlendiririz. Kapitalizm bu şekilde çalıştığında, iyi bir iş yapmış olur; ancak bu sistemin savunucuları bu sistemin her zaman bu şekilde çalıştığını varsayarak hatalı bir iş yapmış olur. Koşucular, ödülün niçin sunulduğunu unutur ve kazanma konusunda aşırı hırslanırlarsa, nasıl olursa olsun diyerek farklı stratejiler bulabilirler, örneğin, diğer koşuculara saldırabilirler. Koşucular ciddi bir kavgaya tutuşurlarsa, hepsi de yarışı geç bitireceklerdir.
Özel mülk ve gizli yazılım, ciddi bir kavgadaki koşucuların eş değeridir. Üzgünüz ki, sahip olduğumuz tek hakem de bu kavgalara karşı çıkmıyor gibi görünmektedir; bu hakem yalnızca bu kavgaları düzenlemektedir (“Koştuğunuz her on metre için, birbirinize bir kere vurabilirsiniz”). Gerçekte yapması gereken kavga edenleri ayırmak ve dövüşmeye çalışan koşucuları cezalandırmak olmalıdır.
“Maddi bir hedefi olmayınca herkes program yapmayı durdurmayacak mıdır?”
Gerçekte, birçok insan mutlak olarak hiçbir parasal amacı olmaksızın program yapacaktır. Programlama, bazı insanlar için karşı konulmaz bir büyüdür, bu kimseler genellikle programlama konusunda en iyi olan kimselerdir. Bu şekilde para kazanamadıklarını düşünseler bile, müzik işine devam eden çok sayıda profesyonel müzisyen vardır.
Ancak genelde sıklıkla sorulmasına rağmen, gerçekte duruma uygun soru bu değildir. Programcılara ilişkin ödeme ortadan kalkmayacak, yalnızca daha az olacaktır. Böylece doğru soru şudur: herkes indirgenmiş bir parasal hedefe göre mi programlama yapacaktır? Benim tecrübelerim durumun böyle olacağını göstermektedir.
On yıldan daha uzun bir süre boyunca, dünyanın en iyi programcılarının birçoğu, başka herhangi bir yerde kazanabileceklerinden çok daha az parayla Yapay Zeka Laboratuarında çalıştı. Çeşitli parasal-olmayan ödüller kazandılar: örneğin, ün ve saygınlık gibi. Ve yaratıcılık da ayrıca bir eğlence, kendi içinde bir ödüldü.
Daha sonra birçoğu, aynı ilginç işi çok daha fazla para kazanarak yapmak için işlerini bıraktı.
Gerçekler şunu göstermektedir: insanlar zenginlerden farklı nedenler için programlama yapacaktır; ancak aynı zamanda çok para kazanma şansına da sahip olurlarsa, bu parayı kazanmayı bekleyecek ve talep edeceklerdir. Düşük ödeme yapan organizasyonlar, rekabette yüksek ödeme yapan organizasyonlara göre daha zayıftır ancak yüksek ödeme yapan organizasyonların yasaklanması durumunda, kötü şeyler yapmaları gerekmez.
“Çaresiz bir şekilde programcılara ihtiyaç duymaktayız. Komşularımıza yardım etmememizi isterlerse, buna uymamız gerekir.”
Aslında bu tip bir isteğe uyacak kadar çaresiz değilsiniz. Unutmayın: “savunma için milyonlar harcanır ama barış için bir sent bile verilmez!”
“Programcılar bir şekilde yaşamlarını sürdürmek zorundadır.”
Kısa vadede bu durum geçerlidir. Ancak, bir programın kullanım hakkını satmaksızın programcıların yaşamlarını kazanmalarının çeşitli yolları vardır. Bu yol şimdi alışılageldik bir yoldur çünkü programcılara ve iş adamlarına en çok parayı getiren yol budur, çünkü para kazanmanın tek yolu bu değildir. Bulmak isterseniz başka yollar da bulmak kolaydır. Aşağıda bir kaç örnek görebilirsiniz.
Yeni bir bilgisayarı piyasaya süren bir üretici, işletim sistemlerinin yeni donanıma taşınması için bir ücret ödeyecektir.
Öğretme, destek ve bakım hizmetleri için de programcıların kullanılması gerekli olabilir.
Yeni fikirlere sahip insanlar, freeware (ücretsiz)(9) olarak programları dağıtabilir, memnun kullanıcılardan bağış isteyebilir ya da destek hizmetlerini satabilir. Hâlihazırda bu şekilde başarılı bir biçimde çalışan insanlarla karşılaştım.
İlişkili ihtiyaçlara sahip kullanıcılar kullanıcı grupları oluşturabilir ve hak ödeyebilir. Bir grup, grup üyelerinin kullanmak istediği programları yazmak için, programlama firmalarıyla anlaşma yapabilir.
Tüm geliştirme çeşitlerine bir Yazılım Vergisiyle finansman sağlanabilir:
Bir bilgisayarı satın alan herkesin yazılım vergisi olarak yüzde x’ini ödemesinin gerekli olduğunu varsayalım. Hükümet, bunu, yazılım geliştirme konusunda harcamak üzere NSF gibi bir birime verir.
Ancak bilgisayar alıcısının kendisi yazılım geliştiricisine bir bağışta bulunursa, vergiye karşı kredi alabilir. Kendi tercihine göre projeye bağışta bulunabilir çünkü ulaşılan sonuçları kullanmayı ummaktadır. Ödemesinin gerekli olduğu toplam vergiye kadar olan miktarda ödeme yapmak için kredi alabilir.
Toplam vergi oranı vergi ödeyenlerin oyuyla belirlenebilir, vergilendirilecek miktara göre ağırlıklandırılır.
Sonuçlar:
- Bilgisayar kullanan topluluk yazılım gelişimini destekler.
- Bu topluluk, hangi destek seviyesinin gerekli olduğuna karar verir.
- Paylarının hangi projelere harcandığına önem veren kullanıcılar, kendileri için bunu seçebilir.
Uzun vadede, programların özgür hale getirilmesi, insanların yalnızca yaşamlarını idame ettirmek için çok sıkı çalışmasının gerekli olmadığı kıtlık-sonrası dünyaya doğru bir adımdır. İnsanlar, yasa yapma, aile danışmanlığı, robot tamiri ve asteroit araştırması gibi gerekli işler konusunda haftada on saat ayırdıktan sonra, kendilerini programlama gibi eğlenceli olan etkinliklere adama konusunda özgür olacaktır. Programlama sayesinde geçimini sağlamak için gerekli kazancı sağlayabilme ihtiyacı olmayacaktır.
Gerçek üretkenliği sağlamak için tüm toplumun gerçekleştirmesi gereken iş miktarını büyük ölçüde azalttık ancak bunun yalnızca çok az bir bölümü, işçiler için boş vakte çevrildi çünkü üretken etkinliğe eşlik etmek için çok miktarda üretken-olmayan etkinlik gereklidir. Bunun temel nedenleri, bürokrasi ve rekabete karşı olan izometrik savaşlardır. Özgür yazılım, yazılım üretimindeki bu sorunları büyük ölçüde azaltacaktır. Bunu, üretkenlikteki teknik kazançların bizim için daha az çalışmaya dönüşmesi için yapmalıyız.
- Buradaki anlatım biçimi dikkatsizcedir. Amaç, GNU sistemini kullanma izni için hiç kimsenin ücret ödemesinin gerekli olmayışıdır. Ancak sözcükler bu durumu çok net anlatamamaktadır ve insanlar bunu genellikle GNU’nun kopyalarının her zaman düşük bir ücretle ya da ücretsiz olarak dağıtılması gerektiği olarak yorumlamaktadır. Amaç, hiçbir zaman bu değildir; daha sonra, bildirgede firmaların kâr için dağıtım hizmetini sağlama olanağı ifade edilmektedir. Sonuç olarak, özgürlük anlamındaki “free” (ç.n. özellikle İngilizce bırakılmıştır) ile ücret anlamındaki “free” arasındaki ayrımı dikkatli bir şekilde yapmayı öğrendim. Özgür yazılım, kullanıcıların, dağıtma ve değiştirme özgürlüğüne sahip oldukları yazılımdır. Bazı kullanıcılar kopyaları ücretsiz olarak temin edebilirken bazıları kopyaları edinmek için ödeme yapar – ve yazılımın daha da geliştirilmesi için finansman bulunursa, o zaman durum daha da iyi olur. Önemli olan şey şudur: Kopyaya sahip olan herhangi biri, bu kopyanın kullanımı konusunda diğer insanlarla işbirliği yapma özgürlüğüne sahiptir.
- “Vermek” [:give away] ifadesi, ücret ve özgürlük arasındaki ayrımın doğru konulmadığını gösteren bir başka belirtidir. Günümüzde özgür yazılımdan bahsederken bu ifadeden kaçınmanızı öneriyoruz. Ayrıntılı bir açıklama için “kafa karıştıran kelimeler ve ifadeler” bağlantısını ziyaret ediniz.
- Burada “free” kelimesinin iki farklı anlamı arasında dikkatli bir ayrım yapamadığım başka bir durum var. Burada anlaşılan özgür ifadesi hatalı değildir – ücretsiz olarak, arkadaşlarınızdan ya da İnternetten GNU yazılımının kopyalarını alabilirsiniz. Ancak burada yanlış anlamı ifade etmektedir.
- Buna benzer bir çok şirket günümüzde vardır.
- Bir firma olmaktan çok bir hayır kurumu olmasına rağmen, Özgür Yazılım Vakfı 10 yıldır finansmanının çoğunu dağıtım hizmetinden sağlamaktadır. FSF’den birşeyler satın alarak çalışmasını destekleyebilirsiniz.
- GNU C Derleyicisinin devamlılığının desteklenmesi için, bir grup bilgisayar firması 1991’de finansman sağladı.
- Özel mülk yazılımın yazılımda en yaygın para kazanma yolu olduğunu söylemekle yanılmışım. Gerçekte en yaygın iş modeli özelleştirilmiş yazılım geliştirilmesidir. Bu kiraların toplanması olasılığını önermemektedir, böylece firmalar getiri edinmeye yönelik olarak gerçek çalışmayı sürdürmelidir. Özelleştirilmiş yazılım iş dünyası özgür yazılım dünyasında da varolmaya devam edecektir, fazla veya az değişmeden. Bu yüzden, çoğu ücretli programcının özgür yazılım dünyasında daha az kazanmasını artık beklemiyorum.
- 1980lerde “fikri mülkiyet hakları” [:intellectual property] “konusunda” konuşmanın ne kadar karışık olduğunu farketmemiştim. Terim açıktır ki taraflıdır; çok kurnaz gerçek şudur ki çok farklı konular üzerine tamamen farklı yasaları bir araya getirmektedir. Bu günlerde kişilerin “fikri mülkiyet hakları” terimini tamamen redetmesine çabalıyorum, başkaları bunun uyumlu, tutarlı bir konu olduğunu sanmasın diye. Açık olmanın bir yolu patentleri, telif hakkını, ve markaları ayrı ayrı tartışmaktır. Daha fazla açıklamayla bu terimin yaydığı karışıklık ve taraflılığı görebilirsiniz.
- Sonradan “özgür yazılım” ve “ücretsiz yazılım” [:freeware] terimlerini ayırmayı öğrendik. “Ücretsiz yazılım” teriminin anlamı dağıtmakta özgür olduğunuz, ancak genellikle kaynak kodu çalışamayacağınız, değiştiremeyeceğinizdir, bu yüzden çoğu özgür yazılım değildir. Daha fazla açıklama için kafa karıştıran kelimeler ve ifadeleri ziyaret ediniz.
gnu.org