Archive | GNU/Linux İpuçları

Ubuntu ve Linux Mint’e 3.13.3 Linux Çekirdeğini Yüklemek

3.13.3 kararlı Linux çekirdeği, çeşitli güncellemeler ve iyileştirmeler içeriyor. Bunlardan bazıları şunlar: powerpc/mm: pgtable-ppc64.h derleme ve mremap üzerindeki kilitlenme hataları giderildi, drm/nouveau: nouveau_crtc_page_flip içindeki kilit dengesizliği düzeltildi, drm/radeon: DCE5 + üzerinde DAC kesme işlemi düzeltildi…vb. Burada, Ubuntu ve Linux Mint altında, basit bir bash scripti kullanarak 3.13.3 Linux çekirdeğine yükseltmenin nasıl yapılacağını anlatacağız.
Continue Reading →

Öncelikle uçbirimi açın ve şu komutları girin:

cd /tmp
wget http://goo.gl/kOhnhZ -O kernel-3.13.3
chmod +x kernel-3.13.3
sudo sh kernel-3.13.3
sudo reboot

3.13.3 Linux çekirdeğini kaldırmak isterseniz bu komutu çalıştırmanız yeterlidir:

sudo apt-get purge linux-image-3.13.3*
sudo update-grub

UP Ubuntu

0

Ubuntu ve Debian'da CPU Çekirdeği Nasıl Etkisizleştirilir?

Ubuntu ve Debian’da CPU çekirdeği nasıl etkisizleştirilir? Konumuz bu. CPU çekirdeğinin devre dışı bırakılması, öncelikle, pil ömrünü uzatarak daha fazla dakika elde etmenize yardımcı olacaktır. Bu, özellikle dizüstü ve netbook kullanıcıları için oldukça yararlıdır. Kuşkusuz sözünü ettiğimiz, çok çekirdekli işlemcili sistemler için geçerlidir. Öncelikle sahip olduğunuz CPU hakkında bilgi edinmeniz gerekiyor.
Continue Reading →

Sahip olduğunuz CPU hakkında bilgi edinmek için uçbirimden şu komutu girin:

cat /proc/cpuinfo

CPU çekirdeğini devre dışı bırakmak için şu komutu çalıştırın:

echo 0 | sudo tee /sys/devices/system/cpu/cpu1/online

Tekrar etkinleştirmek için bu komutu kullanın:

echo 1 | sudo tee /sys/devices/system/cpu/cpu1/online

Bu kadar.

UpUbuntu

0

Ubuntu ve Linux Mint'e 3.13 Linux Çekirdeğini Yüklemek

3.13 kararlı Linux çekirdeği, özellikle Radeon HD 7000 serisi GPU’lar (RadeonSI kullanıcıları) ve Gallium3D Linux grafik sürücüleri için çeşitli güncellemeler ve grafik iyileştirmeleri içeriyor. Bu çekirdekle ilgili ayrıntılı özellikleri incelemek için bu sayfayı inceleyebilirsiniz. Burada, Ubuntu ve Linux Mint altında, basit bir bash scripti kullanarak 3.13 Linux çekirdeğine yükseltmenin nasıl yapılacağını anlatacağız.
Continue Reading →

Öncelikle uçbirimi açın ve şu komutları girin:

cd /tmp
wget http://goo.gl/x4JYAz -O kernel-3.13
chmod +x kernel-3.13
sudo sh kernel-3.13
sudo reboot

3.13 Linux çekirdeğini kaldırmak isterseniz bu komutu çalıştırmanız yeterlidir:

sudo apt-get purge linux-image-3.13.0*

sudo update-grub

Kaynak: UP Ubuntu

0

Ubuntu ve Debian'da Varsayılan Web Tarayıcısı Nasıl Değiştirilir?

Bilindiği gibi, Debian için, varsayılan web tarayıcısı Epiphany’dir. Ubuntu ve Debian’da varsayılan web tarayıcısı değiştirlebilir mi? Yani sözgelimi Debian için varsayılan web tarayıcısını Epiphany yerine, Iceweasel ya da Firefox yapmak mümkün müdür? Evet, bu mümkün, bunun için şunları yapmak gerekiyor.
Continue Reading →


1- Öncelikle uçbirimi açın ve sisteminizde yüklü tarayıcıları listelemek için şu komutu çalıştırın:

update-alternatives –list x-www-browser

Ubuntu için şöyle bir çıktı alabilirsiniz:

~$ update-alternatives –list x-www-browser
/usr/bin/firefox
/usr/bin/chromium-browser

Debian için şöyle bir çıktı alabilirsiniz:

~$ update-alternatives –list x-www-browser
/usr/bin/epiphany-browser
/usr/bin/iceweasel

Lİnux Mint için şöyle bir çıktı alabilirsiniz:

$ update-alternatives –list x-www-browser
/usr/bin/chromium-browser
/usr/bin/firefox

2- Varsayılan tarayıcıyı değiştirmek için şu komutu çalıştırın:

sudo update-alternatives –config x-www-browser

Şöyle bir çıktı alacaksınız:
$ sudo update-alternatives –config x-www-browser
[sudo] password for fortran:
There are 2 choices for the alternative x-www-browser (providing /usr/bin/x-www-browser).

Seçim       Yol                        Öncelik   Durum
————————————————————
0            /usr/bin/chromium-browser   40        otomatik kip
1            /usr/bin/chromium-browser   40        manuel kip
2            /usr/bin/firefox            40        manuel kip

Şuanki seçimi tutmak için enter’e basın [*], ya da seçim numarasını yazın:

Tercih ettiğiniz numarayı girin ve enter’e basın. Hepsi bu kadar.

Kaynak: UP Ubuntu

0

Ubuntu 13.10, Linux Mint 17 Ve Muadili Dağıtımlara Bumblebee Nasıl Kurulur?

Optimus özellikli dizüstü bilgisayarlarda genellikle bir Intel ekran kartı, ayrıca Nvidia ya da Ati ekran kartı bulunuyor. Sisteme buna uygun biçimde gerekli sürücülerin ve Bumblebee ile Primus adlı yazılımların kurulup kullanılması gerekiyor. Ubuntu 13.10 ve Ubuntu 13.10 tabanlı Zorin OS 8 gibi yeni dağıtımlara Bumblebee nasıl kurulur? Bu, önemli bir soru. Zira, gerek kurulumda gerek kurulum sonrasında çeşitli sıkıntılarla karşılaşmak olası. Aşağıda, sisteme şu an için en yeni Nvidia sürücüsünün (nvidia-331) kurulumu da dahil Bumblebee’nin nasıl kurulduğu anlatılacak, yazılımların sıkıntısız bir biçimde nasıl çalışır hale getirileceği ele alınacaktır. Öncelikle  Nvidia sürücüsü için DKMS paketini yeniden derlemek için gerekli olan çekirdek header dosyasını yüklemek gerekiyor.

Continue Reading →

nvidia_logo

Bunun için aşağıdaki kodu veriyoruz:

sudo apt-get install linux-headers-generic

Depoları ekliyor, güncelliyoruz:

sudo apt-add-repository ppa:xorg-edgers/ppa
sudo apt-get update && sudo apt-get upgrade

Bumblebee deposunu ekliyoruz:

sudo add-apt-repository ppa:bumblebee/stable

Depoları güncelliyoruz ve Bumblebee, Primus ve Nvidia kurulumuna geçiyoruz:

sudo apt-get update && sudo apt-get install bumblebee bumblebee-nvidia primus

Ve sonra xorg-edgers depodan nvidia-331 paketini yüklüyoruz:

sudo apt-get install nvidia-331 nvidia-settings-331

herbivor‘un dediği gibi nvidia-settings-331 yok ise, nvidia-settings kurabilirsiniz. O halde kod şöyle olacaktır:

sudo apt-get install nvidia-331 nvidia-settings

Kurulum bitti. Şimdi bumblebee.conf dosyası üzerinde birkaç değişiklik yapmamız gerekiyor. Bunun için;

sudo gedit /etc/bumblebee/bumblebee.conf

koduyla ilgili dosyayı açıyoruz. 22. satırdaki “Driver=” yanına nvidia yazıyoruz. Satır şöyle oluyor:

Driver=nvidia

55. satırdaki “KernelDriver=“i buluyoruz. Yanına “nvidia-331” yazıyoruz.

KernelDriver=nvidia-331

oluyor. 58. satırdaki “LibraryPath=“i buluyoruz. İçeriğin aşağıdaki gibi olmasını sağlıyoruz.

LibraryPath=/usr/lib/nvidia-331:/usr/lib32/nvidia-331

Son olarak 61. satırdaki “XorgModulePath=” diye başlayan satırın içeriği de aşağıdaki gibi olmalı:

XorgModulePath=/usr/lib/nvidia-331/xorg,/usr/lib/xorg/modules

Şimdi bbswitch-dkms’i yeniden yüklüyoruz:

sudo apt-get install --reinstall bbswitch-dkms

Şimdi kullanıcı adımızı Bumblebee’e eklemeye geldi sıra. Bunun için:

sudo usermod -a -G bumblebee kullanıcı-adı

ya da

sudo adduser kullanıcı-adı bumblebee

kodlarını kullanabilirsiniz. Tabii kullanıcı-adı yerine sizin kullanıcı adınızın yazılmış olması gerekiyor.

Son olarak; Bumblebee’i durdurup yeniden başlatabilirsiniz.

sudo /etc/init.d/bumblebeed stop
sudo /etc/init.d/bumblebeed start

Artık sistemi yeniden başlatabilirsiniz:

sudo reboot

Sistem açıldıktan sonra;

optirun glxgears
optirun glxspheres

ya da benim gibi Nvidia ekran kartı 3D controller olarak tanımlanmış bir dizüstü bilgisayar kullanıyorsanız;

optirun glxspheres64

kodlarını vererek sistemin çalışmasını kontrol edebilirsiniz.

Bir ekleme yapalım. Gerekiyorsa şurada anlattığım gibi Glxspheres kurabilir ve

/opt/VirtualGL/bin/glxspheres64

ya da

optirun /opt/VirtualGL/bin/glxspheres64

komutlarını verebilirsiniz.

Linux Mint 17 çıktıktan sonra, kimi dostlarımız görece kimi değişiklikler olduğunu, bir güncelleme mümkün olup olmadığını yazmışlar. Doğrudur, Linux Mint 17 için ayrıca bir ekleme yapalım. Linux Mint 17 için şu yöntemi takip edebilirsiniz:

sudo add-apt-repository ppa:bumblebee/stable
sudo apt-get update
sudo apt-get install bumblebee nvidia-331 nvidia-settings bumblebee-nvidia primus linux-headers-`uname -r`

Öncelikle sırasıyla yukarıdaki komutları verelim. Ayrıca sisteminiz 64 bit ise aşağıdaki komut ile Primus için 32 bit uyumluluk paketini kurmayı da ihmal etmeyin:

sudo apt-get install primus-libs-ia32

Yine bumblebee.conf dosyası üzerinde birkaç değişiklik yapmamız gerekiyor. Bunun için;

sudo pluma /etc/bumblebee/bumblebee.conf

koduyla ilgili dosyayı açıyoruz. 22. satırdaki “Driver=” yanına nvidia yazıyoruz. Satır şöyle oluyor:

Driver=nvidia

55. satırdaki “KernelDriver=“i buluyoruz. Yanına “nvidia-331” yazıyoruz.

KernelDriver=nvidia-331

oluyor. 58. satırdaki “LibraryPath=“i buluyoruz. İçeriğin aşağıdaki gibi olmasını sağlıyoruz.

LibraryPath=/usr/lib/nvidia-331:/usr/lib32/nvidia-331

Son olarak 61. satırdaki “XorgModulePath=” diye başlayan satırın içeriği de aşağıdaki gibi olmalı:

XorgModulePath=/usr/lib/nvidia-331/xorg,/usr/lib/xorg/modules

Şimdi bbswitch-dkms’i yeniden yüklüyoruz:

sudo apt-get install --reinstall bbswitch-dkms

Şimdi kullanıcı adımızı Bumblebee’e eklemeye geldi sıra. Bunun için:

sudo usermod -a -G bumblebee kullanıcı-adı

ya da

sudo adduser kullanıcı-adı bumblebee

kodlarını kullanabilirsiniz. Tabii kullanıcı-adı yerine sizin kullanıcı adınızın yazılmış olması gerekiyor.

Sisteminize ayrıca virtualgl paketini kurmanız gerekebilir:

sudo apt-get install virtualgl

Artık sistemi yeniden başlatabilirsiniz:

sudo reboot

Sistem açıldıktan sonra;

optirun glxgears
optirun glxspheres

ya da benim gibi Nvidia ekran kartı 3D controller olarak tanımlanmış bir dizüstü bilgisayar kullanıyorsanız;

optirun glxspheres64

Bu arada, GPU testi için glmark2’yi de deneyebilirsiniz. Denemenizi öneririm. Glmark2’yi kurmak için şu komutu verebilirsiniz:

sudo apt-get install glmark2

Sonra, glmark2’yi çalıştırmak için terminale;

glmark2

ya da Bumblebee ile kullanmak üzere;

optirun glmark2

yazıp enterliyorsunuz. İşte sonuç:

Ayrıca, Heaven Benchmark ile donanımınızı test edebilirsiniz. OEM firmalarının da tercih ettiği güvenilir ve son derece özelleştirilebilir bir araç olan Heaven Benchmark’ı buradan indirebilirsiniz. İndirdiğiniz klasörün içine giriyorsunuz ve terminalde de cd komutuyla aynı dizine gelip:

./heaven

komutunu vererek yazılımı çalıştırıyorsunuz. İşte sonuç:

heaven

heaven.benchmark-k

Aynı zamanda, elle optirun komutu girmeden, Nvidia ekran kartı ile kullanmak istediğiniz uygulamaları doğrudan seçerek kullanabileceğiniz bir yazılımı da kurabilirsiniz. Bumblebee-ui adlı bu yazılımın kurulumu şöyledir:

sudo apt-get install python-appindicator
sudo apt-get install git
git clone https://github.com/Bumblebee-Project/bumblebee-ui.git
cd bumblebee-ui
sudo ./INSTALL

Kurulumdan sonra uygulamayı menüden bulup çalıştırabilirsiniz, ancak dilerseniz, başlangıç Uygulamaları arasına ekleyip orada görünmesini de sağlayabilirsiniz. Bunun için, başlangıç uygulamalarını açıp ekle butonuna basınız.

İsim : Bumblebee-ui
Komut : /usr/local/bin/bumblebee-indicator

yazınız. Artık bumblebee-ui isimli uygulamacık sistem çekmesine yerleşecektir. Güle güle kullanın.

0

GNU Projesi

Bu yazı; Richard M. Stallman tarafından yazılmış, “Açık Kaynaklar” adlı kitabında yayımlanmıştır.

“İlk yazılım paylaşma topluluğu

1971 yılında MIT Yapay Zekâ Laboratuvarında çalışmaya başladığımda, yıllarca varlığını sürdürmüş bir yazılım paylaşım topluluğunun bir parçası haline geldim. Yazılımların paylaşılması özel topluluğumuzla sınırlı değildi; bu, bilgisayar tarihi kadar eskiydi, tariflerin paylaşılmasının aşçılık kadar eski olması gibi. Ancak bunu çok iyi bir şekilde başardık.

Continue Reading →

YZ Laboratuvarı, zamanın en büyük bilgisayarlarından biri olan Digital PDP-10 için laboratuvar ekibi hacker’larının tasarladığı ve assembler dilinde yazdığı ITS (Uyuşmaz Zaman Paylaşımlı Sistem) olarak adlandırılan bir zaman paylaşımlı işletim sistemini kullanmaktaydı. Bu topluluğun bir üyesi, YZ laboratuvar sistem hacker’ı olarak, benim görevim bu sistemi daha da geliştirmekti.

Yazılımımızı “özgür yazılım” olarak adlandırmadık çünkü o zamanlar bu terim yoktu ancak gerçekte bu özgür yazılımdı. Başka bir üniversiteden ya da firmadan insanlar programımızı almak ve kullanmak istedikleri zaman, buna memnuniyetle izin veriyorduk. Birinin pek bilinmeyen ve ilginç bir program kullandığını görürseniz, her zaman kaynak kodunu görmek istersiniz, böylece kaynak kodunu okur, değiştirir ya da yeni bir program oluşturmak için, parçalayıp başka şekilde birleştirirsiniz.

(1) Yaygın medyada “güvenlik kırıcısı”nı ifade etmek için “hacker”ın kullanılması kafa karışıklığı yaratır. Biz hacker’lar bu ifadeyi kabul etmeyiz ve hacker’ın kelime anlamı olarak “Programlamayı ve bu konuda akıllı olmayı seven kimse” tanımını kullanmayı tercih ederiz

Topluluğun Çöküşü

1980’lerin başlarında Digital’in PDP-10 bilgisayarı üretiminin sona ermesiyle durum büyük ölçüde değişti. 60larda şık ve güçlü olan mimarisi, 80lerde uygun hale gelen daha geniş adres uzaylarına doğal olarak genişleyemedi. Bunun anlamı ITS’ye yönelik olarak yazılmış olan bütün programların geçersiz hale gelmesiydi.

YZ laboratuvarı zaten çökmüştü. 1981 yılında, Symbolics firması YZ Laboratuvarındaki hacker’ların hemen hemen hepsini işten çıkardı ve bu topluluk dağıldı. (Steven Levy tarafından yazılan Hackers kitabı bu olayları anlatmaktadır ve ayrıca bu topluluğa ilişkin açık bir tablo sunmaktadır.) YZ Laboratuvarı 1982 yılında yeni bir PDP-10 satın aldığında, yöneticileri, yeni makine üzerinde ITS yerine özgür olmayan bir zaman paylaşımlı sistemi kullanmaya karar verdi.

VAX ya da 68020 gibi zamanın modern bilgisayarları kendi işletim sistemlerine sahipti ancak bu işletim sistemlerinin hiçbiri özgür yazılım değildi: çalıştırılabilir bir kopya elde etmek için, bir gizlilik anlaşması imzalamanız gerekliydi.

Bu, bir bilgisayarın kullanımındaki ilk aşamanın komşunuza yardım etmemeye söz vermeniz olduğu anlamına geliyordu. Bu duruma göre, bir topluluğun işbirliği yapması yasaktı. Özel mülk yazılım sahipleri tarafından ortaya konan kural şuydu: “Komşunuzla bilgi paylaşırsanız siz bir korsansınız. Herhangi bir değişiklik isterseniz, bu değişikliğin yapılmasını bizden rica edin.”

Özel mülk yazılım sosyal sistemi, yazılımı paylaşmanıza ya da değiştirmenize izin vermeyen sistem, anti-sosyaldir, etik değildir, basitçe ifade edilirse yanlıştır, bu durum bazı okuyucular için şaşırtıcı olabilir. Ama toplumu bölen ve kullanıcıları çaresiz bırakan bir sistem hakkında başka ne söyleyebiliriz? Bu fikri şaşırtıcı bulan okuyucular bu özel mülk yazılım sosyal sistemini verildiği gibi almış olabilir ya da özel mülk yazılım işlerinin önerdiği şekilde değerlendirebilir. Yazılım yayıncıları, insanları, bu konuya yönelik tek bir bakış açısı olduğuna inandırmak için uzun ve zorlu bir çalışma yürütmüşlerdir.

Yazılım yayıncıları “haklarını” “almak” ya da “korsanlığı durdurmak” hakkında konuştukları zaman, gerçekte “söyledikleri” şey ikincil öneme sahiptir. Bu ifadelerin gerçek mesajı, ifade edilmeyen varsayımlardadır; insanların üzerine kafa yormadan bunları kabul etmesi beklenmektedir. Şimdi bunları inceleyelim.

Yapılan varsayımlardan biri şudur: Yazılım firmaları yazılımı sahiplenme ve tüm kullanıcıları üzerinde güce sahip olma gibi sorgulanamayan doğal bir hakka sahiptir (Bu doğal bir haksa, o zaman topluma ne kadar zarar verdiği önemli değildir, buna karşı koyamayız.). Amerikan Anayasası ve yasal geleneği bu görüşe karşı çıkmaktadır; telif hakkı doğal bir hak değildir ancak telif hakkı kullanıcıların doğal kopyalama hakkını sınırlandıran ve hükümet tarafından dayatılan yapay bir tekeldir.

İfade edilmeyen başka bir varsayım, yazılım hakkındaki önemli tek şeyin size hangi işleri yapmaya izin verdiğidir, biz bilgisayar kullanıcılarının ne tür topluluklara sahip olmaya izinli olduğumuza aldırmamalıyız.

Üçüncü bir varsayım, bir firmaya programın kullanıcıları üzerinde güç sunmazsak, kullanılabilir bir yazılıma sahip olmayacağımızdır (ya da şu ya da bu belirli işi gerçekleştiren bir programa asla sahip olamayacağımızdır). Özgür yazılım hareketinin üzerlerine zincir vurmadan da çok sayıda yararlı yazılım üretebileceğini göstermesinden önce bu varsayım uygunmuş gibi görünmüş olabilir.

Eğer bu yaklaşımları kabul etmeyi reddedersek ve bu konuları basit bir sağduyu ile, kullanıcıları öncelleyerek irdelersek, çok farklı bir sonuca varırız. Bilgisayar kullanıcıları, ihtiyaçlarına uygun olması için programlarını değiştirme ve yazılımlarını paylaşma konusunda özgür olmalıdır çünkü diğer insanlara yardımcı olmak toplumun temelidir.

Burada bu sonuca varmayı açıklamaya yetecek yer kalmadı, bu yüzden okuyuculara http://www.gnu.org/philosophy/why-free.html sayfasını öneririm.

Yalın Ahlaki Seçim

Topluluğumuzun sona ermesiyle, daha önceki gibi devam etmek mümkün değildi. Bunun yerine, bir yalın ahlaki seçimle karşı karşıya geldim.

Kolay seçenek özel mülk yazılım dünyasına katılmak ve gizlilik anlaşmaları imzalamak ve hacker arkadaşlarıma yardımcı olmamaya söz vermekti. Muhtemel olarak ben de bu gibi anlaşmalara uygun olarak hazırlanan yazılımlar geliştiriyor olacaktım, böylece diğer insanların da hacker arkadaşlarına ihanet etmesine ilişkin baskıyı arttıracaktım.

Bu şekilde para kazanacaktım ve belki de kod yazmaktan da zevk alacaktım. Ama iş hayatımın sonunda, insanları bölmek için duvarlar inşa ettiğim yılları görecek ve yıllarımı dünyayı daha kötü bir yer haline getirmekle geçirmiş olduğumu fark edecektim.

Birileri yazıcımıza ait kontrol programı için kaynak kodunu bana ve MIT YZ laboratuvarına vermek istemediğinde, bir gizlilik anlaşmasının alıcı ucunda olduğumu anladım. (Bu programdaki belirli özelliklerin olmaması yazıcının kullanımını bozmaktaydı.) Bu nedenle, bu gibi anlaşmaların masum olduğunu kendime söyleyemem. Yazıcı programı benimle paylaşılmayınca çok sinirlendim; vazgeçip, arkamı dönüp ben de aynı şeyi bir başkasına yapamazdım.

Kolay olan ancak hoş olmayan başka bir seçenek bilgisayar alanını tamamen bırakmaktı. Böylece yeteneklerim kötüye kullanılmamış olacaktı ama boşa harcanmış olacaktı. Bilgisayar kullanıcılarını bölme ve sınırlama konusunda suçlamayı hak etmeyecektim ama bu, bir şekilde gerçekleşecekti.

Bu nedenle, bir programcının iyi birşeyler yapabilmesi için bir yol aradım. Kendi kendime, bir topluluğu yeniden mümkün hale getirebilecek bir programı yazabilip yazamayacağımı sordum.

Yanıt açıktı: ilk olarak ihtiyaç duyulan şey bir işletim sistemiydi. İşletim sistemi, bir bilgisayarın kullanılabilmesi için gerekli yazılımdı. Bir işletim sistemiyle, birçok şey yapabilirsiniz; ancak işletim sisteminiz olmazsa, bilgisayarı çalıştıramazsınız. Özgür bir işletim sistemiyle, yine işbirliği yapan bir hacker topluluğumuz olabilir ve herkesi bu topluluğa katılmaya davet edebiliriz. Ve herkes, arkadaşlarını mahrum etmeden bir bilgisayarı kullanabilir.

Bir işletim sistemi geliştiricisi olarak, bu iş için doğru yeteneklere sahiptim. Bu nedenle, hak ettiğim başarıyı elde edebileceğimi düşünmesem de, bu iş için seçilmiş kişi olduğumu düşünüyordum. Sistemi Unix ile uyumlu olacak şekilde seçtim, böylece sistem taşınabilir bir sistem haline geldi ve böylece Unix kullanıcıları kolayca bu sisteme dönebildi. Hacker geleneğini takiben özyineli bir isim olan GNU ismi – GNU’s Not Unix – seçilmişti.

Bir işletim sistemi, yalnızca diğer programları çalıştırmak için yeterli olan bir öz anlamına gelmemektedir. 1970’lerde, her işletim sistemi, komut işlemcilerini, assembler’ları, derleyicileri, yorumlayıcıları, hata ayıklama birimlerini (debugger), metin düzenleyicilerini ve çok daha fazlasını içermekteydi . ITS’te, Multics’te, VMS’te ve Unix’te bunlar vardı. GNU işletim sistemi de bunları içerecekti.

Daha sonra Hillel’e atfedilen (1) şu sözleri duydum:

Ben kendim için değilsem, benim için olacak kimdir?
Ben yalnızca kendim içinsem, ben neyim?
Şimdi değilse, ne zaman?

GNU projesini başlatma kararı benzer bir ruhu esas almaktadır.

Bir ateist olarak, dini liderleri izlemiyorum ama bazen dini liderlerden birinin söylediği bir sözü beğendiğimi fark ediyorum.

“Free Software”‘deki “Free” Özgürlük Anlamındadır

“Free Software” (İngilizce’de “Free” hem özgür hem de ücretsiz anlamlarına gelmektedir) ifadesi bazen yanlış anlaşılmaktadır, buradaki “free” ifadesinin ücretle bir ilgisi yoktur. Burada “free” ifadesi özgürlükle ilgilidir. Bu nedenle, burada özgür yazılımın tanımı: aşağıdaki şartlar yerine getirildiğinde, sizin gibi belirli bir kullanıcı için, bir program özgür bir yazılımdır:

Herhangi bir amaçla programı çalıştırma özgürlüğüne sahipseniz.
İhtiyaçlarınıza uygun olacak şekilde programı değiştirme özgürlüğüne sahipseniz. (Bu özgürlüğü, uygulamada etkin hale getirmek için, kaynak koduna erişebilmelisiniz, çünkü kaynak kodu olmaksızın bir programda değişiklikler yapmak aşırı zordur.)
Kopyaları ücretsiz olarak ya da belirli bir ücret karşılığında yeniden dağıtma özgürlüğüne sahipseniz.
Toplumun gelişmelerden faydalanmasını sağlamak için, programın değiştirilmiş sürümlerini dağıtma özgürlüğüne sahipseniz.

“Özgür” (Free) özgürlüğe atıf yaptığı ve fiyata atıf yapmadığı için, kopyaların ve özgür yazılımın satılması arasında bir çatışma yoktur. Gerçekte, kopyaları satma özgürlüğü çok önemlidir: CD-ROM’larda satılan özgür yazılım koleksiyonları, toplum için önemlidir ve bunların satılması, özgür yazılımın gelişimi için gerekli paranın toplanması için önemlidir. Bu nedenle, insanların bu kolleksiyonlara ekleyemediği bir program özgür yazılım değildir.

“Özgür”ün (Free kelimesinin İngilizce’deki) anlam belirsizliğinden dolayı, insanlar uzun süre alternatif bir ifade arayışına girmiştir ancak hiç kimse uygun bir alternatif bulamamıştır. İngiliz Dili, başka herhangi bir dilden daha fazla sözcüğe ve nüansa sahiptir ancak özgürlükteki gibi “özgür” anlamına gelen basit, belirsizlikten uzak bir sözcüğü içermemektedir , “zincirsiz” anlamca en yakın gelen sözcüktür. “Özgür bırakılmış”, “özgürlük” ve “açık” yanlış bir anlama ya da başka bazı dezavantajlara sahiptir.

GNU Yazılımı ve GNU Sistemi

Bütün bir sistem geliştirmek çok büyük bir projedir. Sonuca ulaşmak için, her mümkün olduğunda, özgür yazılımın mevcut parçalarını uyarlamaya ve kullanmaya karar verdim. Örneğin, başlangıçta temel metin biçimlendirici olarak TeX’i kullanmaya karar verdim, GNU için başka bir pencere sistemi yazmak yerine X Window Sistemini kullanmaya karar verdim.

Bu karardan dolayı, GNU sistemi, tüm GNU yazılımının koleksiyonuyla aynı değildir. GNU sistemi, GNU yazılımı olmayan, kendi amaçları için diğer insanlar ve projeleri tarafından geliştirilen ancak özgür yazılım oldukları için kullanabildiğimiz programları içerir.

Projenin Başlatılması

1984 yılının Ocak ayında MIT’deki görevimden ayrıldım ve GNU yazılımını geliştirmeye başladım. MIT’den ayrılmam gerekliydi, çünkü MIT’nin GNU’nun özgür yazılım olarak dağıtımını kısıtlamasını istemiyordum. Ekipte kalsaydım, MIT bu çalışmayı sahiplenebilirdi ve kendi dağıtım kurallarını dayatabilirdi ve hatta bu çalışmayı özel mülk yazılım paketine dönüştürebilirdi. Çalışmaların sonuçsuz kalmasını ve başarısız olmasını istemiyordum, amacım yeni bir yazılım paylaşım topluluğu oluşturmaktı.

Bununla birlikte, o zamanlarda MIT YZ Laboratuvarının başında bulunan Profesör Winston, beni, kibarca laboratuvarın olanaklarını kullanmaya devam etmem yönünde teşvik etti.

İlk Adımlar

GNU projesine başlamadan kısa süre önce, VUCK olarak da bilinen Özgür Üniversite Derleyici Kitini duymuştum. (Hollanda dilinde “özgür”e ilişkin kelime V harfi ile yazılmaktadır) Bu, C ve Pascal dahil olmak üzere çok sayıda dili kontrol etmek ve çok sayıdaki hedef makineyi desteklemek için tasarlanmış bir derleyiciydi. GNU’nun bunu kullanıp kullanamayacağını sormak için yazarına yazdım.

Alaycı bir yanıt yazdı, üniversitenin özgür olduğunu ancak derleyicinin özgür olmadığını söyledi. Bu nedenle, GNU projesi için ilk programımın çok-dilli çok platformlu bir derleyici olmasına karar verdim.

Tüm derleyiciyi kendi kendime yazma ihtiyacımı önleme umuduyla, Pastel derleyicisine ilişkin kaynak kodu edindim, Pastel derleyicisi, Lawrence Livermore Laboratuarında geliştirilmiş çok-platformlu bir derleyiciydi. Kendisinin de yazılmış olduğu, Pascal’ın sistem programlama dili olarak tasarlanmış genişletilmiş bir sürümünü destekliyordu. Bir C ön ucu [:front-end] ekledim ve Motorola 68000 bilgisayarına yüklemeye başladım. Derleyicinin megabaytlarca yığıt [:stack] alanına ihtiyaç duyduğunu ve mevcut 68000 Unix sisteminin yalnızca 64k’ya izin verdiğini fark ettiğimde bundan vazgeçtim.

Daha sonra, Pastel derleyicisinin tüm giriş dosyasını bir sözdizim ağacına ayrıştırarak çalıştığını, tüm sözdizim ağacını bir “yönerge” zincirine dönüştürdüğünü ve daha sonra, herhangi bir depolama alanını boşaltmaksızın tüm çıkış dosyasını ürettiğini fark ettim. Bu noktada, yeni bir derleyici yazmam gerektiği sonucuna vardım. Bu yeni derleyici şimdi GCC olarak bilinmektedir; içinde Pastel derleyicisi kullanılmamaktadır ancak yazmış olduğum C ön ucunu uyarlamayı ve kullanmayı sağladım. Ancak bunu birkaç yıl sonra gerçekleştirdim; ilk olarak, GNU Emacs üzerinde çalıştım.

GNU Emacs

1984 yılının Eylül ayında GNU Emacs üzerinde çalışmaya başladım ve 1985 yılında, GNU Emacs kullanılabilir olmaya başladı. Bu, düzenleme işlemleri için Unix sistemlerini kullanmaya başlamamı olanaklı kıldı; vi ya da ed’i kullanmayı öğrenme konusunda bir ilgim yoktu, o zamana kadar düzenleme işlemlerimi diğer makineler üzerinde gerçekleştirmiştim.

Bu noktada, insanlar, GNU Emacs’i kullanmayı istediler, bu durum da GNU Emacs’in nasıl dağıtılacağı sorusunu gündeme getirdi. Tabi ki, GNU Emacs’i, kullandığım MIT bilgisayarındaki ftp sunucusuna, anonim olarak erişilebilecek şekilde koydum. (Bu bilgisayar, başka bir deyişle, prep.ai.mit.edu, bu nedenle temel GNU ftp dağıtım bölgesi haline geldi; birkaç yıl sonra devreden çıkarıldıktan sonra, alan adını yeni sunucumuza yönlendirdik) Ancak, bu zaman zarfında, ilgili insanların birçoğu İnternette değildi ve ftp ile bir kopyasını alamadı. Bu nedenle, şu soru ortaya çıktı: onlara ne diyecektim?

Şöyle diyebilirdim: “Ağ üzerinde olan ve sizin için bir kopya alacak olan bir arkadaşınızı bulun”. Ya da orijinal PDP-10 Emacs’ta yaptığımı yapacaktım: “Bana bir bant ve SASE gönderin ve ben de size üzerinde Emacs olacak şekilde bunu size geri göndereyim.” Ama işsizdim ve özgür yazılımdan para kazanmanın yollarını arıyordum. Bu nedenle, $150 karşılığında isteyen herkese bir bant gönderebileceğimi anons ettim. Bu şekilde, özgür yazılım dağıtım işine başladım, böylece, günümüzde Linux-tabanlı GNU sistemlerini dağıtan firmalar için öncü oldum.

Bir program her kullanıcı için özgür müdür?

Bir program yazarının elinden çıktığında özgür yazılımsa, bu, programın kopyasına sahip herkes için mutlaka özgür yazılım olacağı anlamına gelmez. Örneğin, kamuya ait yazılım (telif hakkına sahip olmayan yazılım) özgür yazılımdır; ancak herkes, bunun özel mülk değiştirilmiş bir sürümünü oluşturabilir. Benzer şekilde, birçok özgür program telif hakkına sahiptir ancak değiştirilmiş özel mülk sürümlere izin veren basit izin lisansları altında dağıtılmıştır.

Bu problemin faydacı örneği, X Window Sistemidir. Bu sistem, MIT tarafından geliştirilmiş ve bir izin lisansıyla özgür yazılım olarak yayınlanmış olup, çeşitli bilgisayar firmaları tarafından benimsenmiştir. Bu firmalar, yalnızca ikili [:binary] biçimde özel mülk Unix sistemlerine X’i eklemiş ve aynı anlaşma ile kapsanmıştır. X’in bu kopyaları, bundan böyle Unix’in olduğundan daha fazla özgür yazılım değildir.

X Window Sisteminin geliştiricileri bunu bir problem olarak görmemişler , bu durumun meydana gelmesini beklemişlerdir. Hedefleri özgürlük değildi, yalnızca “başarıydı” ve başarı “fazla sayıda kullanıcıya sahip olmak” olarak tanımlanmaktaydı. Kullanıcıların özgürlüğe sahip olup olmamaları umurlarında değildi, tek istedikleri çok sayıda kullanıcıya sahip olmaktı.

Bu durum, “Bu program özgür mü?” sorusuna farklı yanıtlar veren iki farklı özgürlük derecesi hesaplama yönteminin olduğu bir paradoks durumuna neden olmaktadır. MIT sürümünün dağıtım terimleri cinsinden sağlanan özgürlük derecesini esas alarak değerlendirme yaptıysanız, X’in özgür yazılım olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak, X’in ortalama kullanıcısının özgürlüğünü ölçerseniz, o zaman Özel mülk yazılım olduğunu söylemeniz gereklidir. Birçok X kullanıcısı, Unix sistemleriyle birlikte verilen özel mülk sürümleri kullanmaktadır, özgür sürümü kullanmamaktadır.

Copyleft ve GNU GPL

GNU’nun hedefi yalnızca popüler olmak değil kullanıcılara özgürlük de sağlamaktır. Bu nedenle, GNU yazılımının özel mülk yazılıma dönüştürülmesini önleyen dağıtım terimlerini kullanmamız gereklidir. Kullandığımız yöntem copyleft yöntemidir. (1)

Copyleft, telif hakkı kanununu kullanır ancak genel amacının tersine hizmet etmesi için tersine çevirir: yazılımı özel hale getirmek yerine, yazılımı özgür tutmanın bir yolu haline gelir.

Copyleft’in temel fikri, herkese, programı çalıştırma, değiştirme, değiştirilmiş sürümleri dağıtma hakkını vermek, ancak özel kısıtlamalar ekleme iznini vermemektir. Bu nedenle, “özgür yazılımı” tanımlayan önemli özgürlükler, yazılımın kopyasına sahip herkes için mevcuttur; bu, geri alınamaz bir haktır.

Etkin bir copyleft için, değiştirilmiş sürümler de özgür olmalıdır. Bu, yayınlanırsa, bizimkileri esas alan çalışmaların, topluluğumuz için erişilebilir olmasını sağlar. Programcı olarak çalışan kimseler GNU yazılımını değiştirmek için gönüllü olduklarında, copyleft, “Bu değişiklikleri paylaşamazsın çünkü programın özel mülk sürümünü oluşturmak için bu değişiklikleri kullanacağım” denmesini önler.

Programın her kullanıcısı için özgürlüğü sağlamak istersek, değişikliklerin özgür olması gerektiğine ilişkin şart önemlidir. X Window Sistemini özelleştiren firmalar, genellikle X Window’u sistemlerine ve donanımına taşımak için bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikler X’in üstün derecesiyle karşılaştırıldığında küçüktü ancak önemsiz değildi. Değişikliklerin yapılması kullanıcıların özgürlüklerinin inkâr edilmesine ilişkin bir özürse, herkesin bu bahaneden yararlanması kolaydır.

İlgili bir konu da özgür bir programın özgür olmayan kodla birleştirilmesidir. Bu gibi bir birleşim özgürlükten uzak olacaktır; özgür olmayan kısım için eksik olan özgürlükler bütün için de eksik olacaktır. Bu gibi birleşimlere izin verilmesi, bir gemiyi batırmaya yetecek büyüklükte deliklerin açılmasına neden olur. Bu nedenle, copyleft için önemli bir şart bu deliği tıkamaktır: copyleft edilmiş bir programla birleştirilmiş ya da bu gibi bir programa eklenmiş herhangi bir şey, birleştirilmiş daha büyük sürümün de özgür ve copyleft olmasını gerektirecektir.

Birçok GNU yazılımı için kullandığımız copyleft’in özel gerçekleştirimi, GNU Genel Kamu Lisansı ya da kısaca GNU GPL’dir. Bazı özel durumlarda ve ortamlarda kullanılan diğer copyleft tipleri de mevcuttur. GNU kullanım kılavuzu da copyleft edilir ancak çok daha basit bir copyleft tipi kullanırlar çünkü GNU GPL’nin karmaşıklığı kılavuzlar için gerekmez. (2)

(1) 1984 ya da 1985 yılında, Don Hopkins (hayal gücü çok geniş olan bir adam) bana bir mektup gönderdi. Mektubunda birçok komik şey yazıyordu, şu da bunlardan biriydi: “Copyleft , tüm hakları ters çevrilmiştir”. “Copyleft” sözcüğünü o zamanlar geliştirmekte olduğum dağıtım kavramını adlandırmak için kullanmıştım.

(2) Şimdi belgeleme için GNU Özgür Belgeleme Lisansını kullanıyoruz.

Özgür Yazılım Vakfı

Emacs’ın kullanımına ilişkin ilgi arttıkça, başka insanlar GNU projesine dahil oldular ve o zaman yeniden destek almamızın zamanının geldiğine karar verdik. Böylece 1985 yılınca özgür yazılım geliişimi için vergiden muaf bir hayır kurumu olan Özgür Yazılım Vakfını kurduk. FSF ayrıca Emacs bant dağıtım işini de ele aldı; daha sonra, banda diğer özgür yazılımları (hem GNU hem de GNU-olmayan) ekleyerek ve özgür kılavuzları satarak bu işi genişletti.

FSF, bağışları kabul eder ancak gelirinin çoğu özgür yazılımın ve ilgili diğer hizmetlerin satışından gelmektedir. Günümüzde, kaynak kodunu içeren CD-ROM’ları, ikili kodları içeren CD-ROM’ları, güzel baskılı kılavuzları (hepsinin yeniden dağıtım ve değiştirme özgürlüğü vardır) ve Deluxe Dağıtımlarını (burada sizin seçeceğiniz dağıtım için tüm özgür yazılım koleksiyonu yer alıyor) satmaktadır.

Özgür Yazılım Vakfı çalışanları bazı GNU yazılım paketlerini yazmış ve ellerinde tutmuştur. Bunlardan tanınmış iki tanesi C kütüphanesi ve kabuktur (shell). GNU C kütüphanesi, GNU/Linux sisteminde çalışan her programın Linux ile haberleşmek için kullandığı şeydir. Özgür Yazılım Vakfında çalışan Roland McGrath tarafından geliştirilmiştir. Birçok GNU/Linux sisteminde kullanılan kabuk BASH’tır, Bourne Again Shell (1), bu kabuk, FSF çalışanı olan Brian Fox tarafından geliştirilmiştir.

Bu programların geliştirilmesini destekledik çünkü GNU projesi yalnızca araçlar ya da bir geliştirme ortamı hakkında değildi. Hedefimiz tam bir işletim sistemiydi ve bu programlar söz konusu hedef için gerekliydi.

(1) “Bourne again Shell” “Bourne Shell” adı üzerinde bir şakadır, bu, Unix’teki genel kabuktur.

Özgür Yazılım Desteği

Özgür yazılım felsefesi, bazı yaygın ticari uygulamayı reddeder ancak ticarete karşı değildir. İşyerleri kullanıcıların özgürlüğüne saygı duyduğunda, onlara başarı dileriz.

Emacs’ın kopyalarının satılması, bir çeşit özgür yazılım ticaretini gösterir. FSF bu işi devraldığında, geçimimi sağlamak için başka bir yol gerekti. Geçimimi, geliştirmiş olduğum özgür yazılıma ilişkin hizmetlerin satılmasıyla sağladım. Bu, GNU Emacs’ın nasıl programlanacağı ve GCC’nin ve yazılım gelişiminin nasıl uyarlanacağı (çoğunlukla GCC’yi yeni platformlara taşıyan) gibi konular için eğitim vermeyi de içermektedir.

Günümüzde özgür yazılım ticaretinin bu tiplerinin her biri belirli sayıda kurum tarafından uygulanmaktadır. Bazıları, CD-ROM üzerinde özgür yazılım koleksiyonları dağıtmaktadır; diğerleri, çeşitli seviyelerde destek satmaktadır, bu destek: kullanıcı sorularının yanıtlanması, sorunların giderilmesi ve büyük ve yeni özelliklerin eklenmesini içerir. Yeni özgür yazılım ürünlerinin başlatılmasını esas alan özgür yazılım firmalarını görmeye başladık bile.

Yine de dikkatli olun, kendilerini “açık kaynak” terimiyle ilişkilendiren bazı firmalar, özgür yazılımla çalışan özgür olmayan yazılımı esas almaktadır. Bunlar özgür yazılım firmaları değildir, bunlar, özel mülk yazılım firmalarıdır, ürünleri ve kullanıcıları özgürlükten uzaklaştırmaktadır. Onlar bunu katma değerli olarak adlandırırlar, bu terim benimsememizi istedikleri değerleri yansıtır: özgürlüğün üstünde kazanç. Özgürlüğe daha çok değer vererek, bunları “özgürlüğü çıkarılmış” ürünler olarak adlandırmalıyız.

Teknik hedefler

GNU’nun temel hedefi, özgür yazılımı sağlamaktır. GNU’nun UNIX’e göre teknik bir avantajı olmasa da, sosyal bir avantajı vardır, kullanıcıların birlik olmasına imkân verir ve etik bir avantajı vardır, kullanıcıların özgürlüğüne saygı duyar.

Ancak iyi uygulamaların bilinen standartlarının çalışmaya uygulanması doğaldı, örneğin rastgele sabit büyüklükteki sınırları önlemek için veri yapılarının dinamik olarak tahsis edilmesi ve anlamlı olan her yerde mümkün olan tüm 8-bitli kodların kontrol edilmesi gibi.

Ek olarak, 16-bit makineleri (GNU sistemi tamamlandığında, 32-bit makineler geçerli olacaktır) desteklememeye ve megabaytı geçmedikçe bellek kullanımını azaltmak için çaba göstermemeye karar vererek Unix’in küçük bellek büyüklüğü üzerine odaklanmasını reddettik. Çok büyük dosyalarla işlem yapılmasının çok önemli olmadığı programlarda, programcıların, tüm giriş dosyasını çekirdekte okumasını, daha sonra içeriğini I/O konusunda tedirginliğe kapılmaksızın taramasını sağladık.

Bu kararlar, birçok GNU programının Unix benzerlerini, güvenilirlik ve hız açısından geçmesini mümkün kılmıştır.

Bağışlanan Bilgisayarlar

GNU projesinin ünü arttıkça, insanlar, üzerlerinde Unix çalışan makinelerini projeye bağışlamaya başladı. Bunlar çok yararlıydı çünkü GNU’nun bileşenlerini geliştirmenin en kolay yolu, bunu bir Unix sistemi üzerinde gerçekleştirmek ve söz konusu sistemin bileşenlerini birer birer değiştirmekti. Ancak bu durum etik bir sorunu ortaya çıkardı: Unix’in bir kopyasına sahip olmamız doğru mudur?

Unix, özel mülk bir yazılımdı (hâlâ da öyledir) ve GNU projesinin felsefesi, özel mülk yazılım kullanmamamız gerektiğini söyler. Ancak, aynı mantık uygulandığında şu sonuca varılır: kendini korurken şiddet uygulanabilir, insanların özel mülk paketi kullanmalarını durdurmasına yardımcı olan özgür programı kullanabilmek için özel mülk paketin kullanılması mantıklıdır.

Savunulabilir bir durum olmasına rağmen, bu durum yine de kötü bir durumdur. Günümüzde, Unix’in hiçbir kopyasına sahip değiliz çünkü bu kopyaların yerine özgür işletim sistemlerini yerleştirdik. Bir makinenin işletim sistemini özgür bir işletim sistemiyle değiştiremediysek, bunun yerine makineyi değiştirirdik.

GNU Görev Listesi

GNU projesi ilerledikçe ve artan sayıda sistem bileşeni bulundukça ya da geliştirildikçe, artık kalan eksiklerin bir listesinin yapılması yararlı bir hale geldi. Eksik parçaları yazmak için geliştiricileri işe almaktaydık. Bu liste, GNU görev listesi olarak bilinmeye başladı. Eksik Unix bileşenlerine ek olarak, gerçekten tam bir sistemin sahip olmasının gerekli olduğunu düşündüğümüz diğer yararlı yazılım ve belgeleme projelerini listeledik.

Günümüzde, GNU görev listesinde ancak birkaç tane Unix bileşeni kalmıştır, bu işler (birkaç tane önemsiz iş hariç olmak üzere) gerçekleştirilmiştir. Ancak, liste, bazılarının “uygulamalar” olarak adlandırabildiği projelerle doludur. Dar bir kullanıcı grubundan daha fazlasını gerektiren herhangi bir program, işletim sistemine eklenecek yararlı bir birimdir.

Oyunlar bile görev listesine dahildir ve başlangıçtan beri durum böyledir. Unix’te oyunlar vardı, bu nedenle doğal olarak GNU’da da olmalıydı. Ancak oyunlar için uyumluluk söz konusu değildi, bu nedenle, Unix’in sahip olduğu oyun listesini izlemedik. Bunun yerine, kullanıcıların sevebildiği farklı oyun tipi çeşitlerini listeledik.

GNU Kütüphane GPL

GNU C kütüphanesi, GNU Kütüphane Genel Kamu Lisansı (1) olarak adlandırılan ve özel mülk yazılımla kütüphane arasında bağlantı kurma iznini sağlayan özel bir copyleft tipini kullanmaktadır. Bu istisnai durumun nedeni nedir?

Bu bir ilke sorunu değildir; özel mülk yazılım ürünlerinin kodumuzu içermesi konusunda yetkilendirilmesini söyleyen bir ilke yoktur. (Bizimle paylaşmayı reddeden bir projeye niye katılalım?) C kütüphanesi ya da herhangi bir kütüphane için LGPL kullanılması bir strateji hususudur.

C kütüphanesi genel bir işi başarmıştır; özel mülk her sistem ya da derleyici bir C kütüphanesine sahiptir. Bu nedenle, C kütüphanemizi yalnızca özgür yazılıma açık kılmak özgür yazılıma hiçbir avantaj sağlamayacaktır, bu yalnızca kütüphanemizin kullanımını engelleyecektir.

Bir sistem bu kurala uymayan bir durumdur: GNU sisteminde (ve bu, GNU/Linux’ı içerir) GNU C kütüphanesi, tek C kütüphanesidir. Böylece, GNU C kütüphanesinin dağıtım terimleri, GNU sistemi için özel mülk bir programın derlenmesinin mümkün olup olmadığını belirler. GNU sistemi üzerinde özel mülk uygulamalara izin vermek için etik bir neden yoktur ancak stratejik açıdan, onlara imkân vermemek, özgür uygulamaların geliştirilmesini cesaretlendirmekten ziyade GNU sisteminin kullanımına yönelik cesareti kıracaktır.

Bu, GPL Kütüphane kullanımının C kütüphanesi için iyi bir strateji olmasının nedenidir. Diğer kütüphaneler için, stratejik karar her duruma özgü bir şekilde oluşturulmalıdır. Bir kütüphane belirli program tiplerinin yazılmasına yardımcı olan özel bir işi gerçekleştirdiğinde, o zaman bunu GPL altında yayarak sadece özgür programlarda kullanımını sınırlandırmak diğer özgür yazılım geliştiricilerine yardımcı olmanın bir yolu olacaktır, bu da özel mülk yazılıma karşı onlara bir avantaj sağlayacaktır.

GNU Readline’ı değerlendirelim, bu, BASH için komut satırının düzenlenmesini sağlayan bir kütüphanedir. Readline, sıradan GNU GPL altında yayılır, GPL kütüphane altında dağıtılmaz. Bu muhtemelen Readline’ın kullanım miktarını azaltır ancak bizim için bir kayıp yoktur. Bu arada, özgür yazılım için en azından bir tane yararlı uygulama belirli olarak gerçekleştirilmiştir böylece Readline kullanılabilir ve bu, toplum için gerçek bir kazançtır.

Özel mülk yazılım geliştiricileri, paranın sağladığı avantajlara sahiptir; özgür yazılım geliştiricilerinin, birbirleri için avantajlı durumlar oluşturması gerekir. Umarım, günün birinde özel mülk yazılımlar için eşleri olmayan GPL ile lisanslanmış geniş kütüphane kolleksiyonlarına sahip olacağız, bu kütüphaneler yeni özgür yazılımlar için inşa birimlerini oluşturacak ve daha fazla özgür yazılım geliştirmesi için önemli bir avantaj sağlayacaklar.

(1) Bu lisans şimdi GNU Kısıtlı Genel Kamu Lisansı adını almıştır, kütüphanelerin onu kullanması gerektiği fikrini vermemek için. Ayrıntılı Bilgi İçin.

Arzuyu kaşımak?

Eric Raymond, “Her iyi yazılım çalışması, geliştiricinin kişisel ve güçlü bir arzusunun ortaya çıkmasıyla başlar” der. Bu söz bazı durumlarda doğrudur ancak GNU yazılımının birçok esas parçası tam bir özgür işletim sistemine sahip olmak için geliştirilmiştir. Bunlar, bir bakış açısından ve bir plandan gelmektedir, bir dürtüden değil.

Örneğin, GNU C kütüphanesini geliştirdik çünkü Unix-benzeri bir sistem bir C kütüphanesine, ihtiyaç duyar, Bourne Again Shell’i (bash) geliştirdik çünkü Unix-benzeri bir sistem bir kabuğa ihtiyaç duyar ve Unix-benzeri bir sistem bir tar programına ihtiyaç duyduğu için GNU tar’ı geliştirdik. Kendi programlarım için de aynısı geçerlidir, GNU C derleyicisi, GNU Emacs, GDB ve GNU Make.

Bazı GNU programları özgürlüğümüze ilişkin bazı tehditlerle başa çıkmak için geliştirilmiştir. Bu nedenle, Compress programının yerine geçmesi için gzip’i geliştirdik, bu program, LZW patentlerinden dolayı kayıptır. LessTif’i geliştirdik ve yakın zamanda belirli özel mülk kütüphaneler nedeniyle oluşan problemleri halletmek için GNOME ve Harmony’i başlattık (aşağıdaki “özgür olmayan kütüphaneler” bölümüne bakınız). Özgür olmayan gözde şifreleme yazılımının yerine geçmesi için GNU Gizlilik Kılavuzunu geliştirmekteyiz çünkü kullanıcılar gizlilik ve özgürlük arasında bir tercih yapmak zorunda kalmamalıdır.

Tabi ki, bu programları yazan insanlar çalışmayla ilgilenmeye başlamıştır ve kendi ihtiyaçları ve çıkarları için, çeşitli insanlar tarafından bunlara birçok özellik eklenmiştir. Ancak programların var olma nedeni bu değildir.

Beklenmedik gelişmeler

GNU projesinin başlangıcında, tüm GNU sistemini geliştirebileceğimizi ve daha sonra bir bütün olarak yayınlayabileceğimizi hayal etmiştim. Ancak durum böyle olmadı.

GNU sisteminin her bir bileşeni bir Unix sisteminde gerçekleştirildiği için, bütün bir GNU sisteminin var olmasından çok önce her bir bileşen Unix sistemlerinde çalışabilmeliydi. Bu programların bazıları gözde hale geldi ve kullanıcılar, bunları, çeşitli uyumsuz Unix sürümlerine ve bazen de diğer sistemlere genişletmeye ve taşımaya başladı.

Süreç, bu programların çok daha güçlü olmasını sağladı ve hem maddi destek sağladı, hem de destekçileri GNU projesine çekti. Ancak bu en az özellikli, çalışır bir sistemin tamamlanmasını da yıllarca geciktirdi çünkü GNU geliştiricilerinin zamanı, birbiri ardına eksik bir bileşenin yazılmasından çok, bu bileşenlerin devamlılığının sağlanmasına ve mevcut bileşenlere yeni özelliklerin eklenmesine harcandı.

GNU Hurd

1990 yılı itibariyle, GNU sistemi hemen hemen tamamlanmıştı; tek temel eksik bileşen, çekirdekti [:kernel]. Çekirdeğimizi, Mach’ın en üstünde çalışan sunucu süreçleri kümesi olarak gerçekleştirmeye karar verdik. Mach, Carnegie Mellon Üniversitesinde ve daha sonra Utah Üniversitesinde geliştirilen bir mikro-çekirdektir; GNU Hurd, Mach’ın üstünde çalışan sunucu topluluğudur ve Unix çekirdeğinin çeşitli işlemlerini gerçekleştirir. Söz verilmiş olduğu gibi, Mach’ın özgür yazılım olarak dağıtılmasını beklerken, geliştirmenin başlaması gecikti.

Bu tasarımın seçilmesinin bir nedeni, işin en zor kısmı olarak görülen aşamadan kaçınılmasıydı: kaynak-seviyesinde bir hata ayıklayıcı [:debugger] olmaksızın çekirdek programındaki hataların ayıklanması. İşin bu kısmı hâlihazırda Mach’da gerçekleştirilmişti ve GDB ile kullanıcı programları olarak Hurd sunucularının hatalarının ayıklanmasını ummuştuk. Ancak bunun mümkün kılınması uzun zaman aldı ve birbirine mesaj gönderen çok-kullanımlı sunucuların hatalarının ayıklanmasının çok zor olduğu fark edildi. Hurd çalışmasının gerçekleştirilmesi yıllara yayıldı.

Alix

GNU çekirdeğinin başlangıçta Hurd olarak adlandırılacağı düşünülmemekteydi. Orijinal adı Alix’ti, o zamanlar sevgilim olan kadının adıydı. Bir Unix sistem yöneticisi olan Alix, Unix sistem sürümleri için isminin bir birime verilmesi gerektiğini şaka yollu olarak söylerdi: arkadaşlarına, “Benim adımın bir çekirdeğe verilmesi lazım” derdi. Hiçbir şey söylemezdim ancak çekirdeğe Alix adını vererek ona sürpriz yapmaya karar verdim.

Ancak daha sonra durum değişti. Michael Bushnell (şimdi Thomas), çekirdeğin ana geliştiricisi, Hurd adını tercih etti ve Alix’in yalnızca çekirdeğin belirli bir kısmının adı olmasına karar verdi, bu kısım sistem çağrılarını alan ve Hurd sunucularına mesaj göndererek kontrol eden kısımdır.

Sonunda Alix ve ben ayrıldık ve Alix, adını değiştirdi; bundan bağımsız olarak, Hurd tasarımı değiştirildi, böylece C kütüphanesi sunuculara doğrudan mesajlar göndermeye başladı ve bu durum Alix bileşeninin tasarımdan çıkarılmasına neden oldu.

Ancak bu olaylar meydana gelmeden önce, Alix’in bir arkadaşı, Hurd kaynak kodunda Alix ismine rastladı ve Alix’e bunu söyledi. Böylece isim amacını gerçekleştirmiş oldu.

Linux ve GNU/Linux

GNU Hurd, normal kullanım [:production use] için hazır değildi. Neyse ki, başka bir çekirdek ortaya çıktı. 1991 yılında, Linus Torvalds Unix’e uyumlu bir çekirdek geliştirdi ve bunu Linux olarak adlandırdı. 1992 yılı civarında, daha tamamlanmamış GNU sistemiyle Linux’un birleşmesi bütün bir özgür işletim sistemine neden oldu. (Bunların birleştirilmesi de tabi ki kendi içinde önemli bir işti). Günümüzde GNU sisteminin bir sürümünün çalıştırılması Linux sayesindedir.

Çekirdek olarak GNU sisteminin Linux’la birleşiminin oluşumunu ifade etmek için bu sistemi GNU/Linux olarak adlandırırız.

Geleceğimizde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar

Geniş özgür yazılım çeşitlerini geliştirmek konusundaki yeteneğimizi kanıtladık. Ancak bu, bizim yenilmez ve durdurulamaz olduğumuz anlamına gelmemektedir. Çeşitli sorunlar, özgür yazılımın geleceğini belirsiz hale getirmektedir; bunların yerine getirilmesi sadık çalışmaları ve sabrı gerektirecek ve bu bazen yıllarca sürecektir. Bu, insanların özgürlüklerine değer vermeleri ve onu kimsenin almasına izin vermemeleri konusunda kararlılık göstermesini gerektirecektir.

Aşağıdaki dört bölüm bu hususları açıklamaktadır.

Gizli Donanım

Donanım üreticileri, donanım belirtimlerini sır olarak saklama eğilimindedir. Bu durum, Linux’ın ve XFree86’nın yeni bir donanımı desteklemesini sağlayan özgür sürücülerin yazılmasını zorlaştırmaktadır. Günümüzde bütün özgür sistemlere sahibiz ancak yarının bilgisayarlarını destekleyemezsek, yarın bunlara da sahip olamayacağız.

Bu problemle başa çıkmanın iki yolu vardır. Programcılar, donanımı nasıl destekleyeceklerini belirlemek için tersine mühendisliği [:reverse engineering] gerçekleştirebilir. Geri kalanımız, özgür yazılım tarafından desteklenen donanımı seçebilir; sayımız arttıkça, belirtimlerin gizliliği kendi kendine terk edilen bir politika haline gelecektir.

Tersine mühendislik önemli bir iştir; bunu üstlenebilecek yeterli kararlılığa sahip programcılarımız var mı? Evet, özgür yazılımın bir ilke konusu olduğuna ve özgür olmayan sürücülerin dayanılmaz olduğuna dair güçlü bir duygu oluşturursak olabilir. Ve çoğumuz özgür sürücüleri kullanmak için fazladan para harcarsak ya da hatta biraz fazladan zaman harcarsak? Evet, özgürlüğe sahip olma kararlılığı yaygınsa bu olabilir.

(2008 notu: bu konu BIOS’a da genişletilebilir. Özgür bir BIOS vardır, coreboot; problem coreboot’un destekleyebilmesini sağlamak üzere makine belirtimlerini elde etmektir.)

Özgür olmayan Kütüphaneler

Özgür işletim sistemleri üzerinde çalışan özgür olmayan bir kütüphane, özgür yazılım geliştiricileri için bir tuzaktır. Kütüphanenin çekici özellikleri yemdir; kütüphaneyi kullanırsanız, tuzağa düşersiniz çünkü programınız özgür bir işletim sisteminin bir parçası olamaz. (Daha doğrusu, programı dahil edebiliriz ancak eksik kütüphane ile çalışmayacaktır). Daha da kötüsü, özel mülk kütüphaneyi kullanan bir program gözde hale gelirse, şüpheci olmayan diğer programcıları da tuzağa düşürebilir.

Bu probleme ilişkin ilk örnek, 80’lerdeki Motif araç-kitiydi. O zamanlar, özgür yazılımların mevcut olmamasına rağmen, daha sonra onlar için Motif probleminin oluşacağı açıktı. GNU Projesi buna iki şekilde yanıt verdi: ayrı özgür yazılım projelerinin özgür X araç-kiti bilgisayar ekranındaki tuş, buton, çubuk gibi unsurlardan her birinin desteklemesini isteyerek ve birilerinin Motif için özgür bir yedek hazırlamasını isteyerek. Bu iş yıllar aldı; Hungry Programcıları tarafından geliştirilen LessTif, yalnızca 1997’de birçok Motif uygulamasını desteklemek için yeterince güçlü hale geldi.

1996 ilâ 1998 yılları arasında, Qt olarak adlandırılan özgür olmayan başka bir Grafiksel Kullanıcı Ara Yüzü (GUI) araç-kiti kütüphanesi özgür yazılım koleksiyonunda (masaüstü KDE) kullanıldı.

Özgür GNU/Linux sistemleri KDE’yi kullanmadı çünkü bu kütüphaneyi kullanamazdık. Ancak, sistemlerine özgür yazılımın eklenmesi konusunda duyarlı olmayan bazı ticari GNU/Linux sistem dağıtıcıları, sistemlerine KDE’yi ekledi, daha fazla özelliğe ancak daha az özgürlüğe sahip bir sistem ürettiler. KDE grubu, daha fazla sayıda programcının Qt’yi kullanmasını destekledi ve milyonlarca yeni “Linux kullanıcısı” bununla ilgili bir problemin var olduğu fikrine inanmadılar. Bu durum korkutucu görünüyordu.

Özgür yazılım topluluğu probleme iki şekilde yanıt verdi: GNOME ve Harmony.

GNOME, açık adıyla, GNU Network Object Model Environment (GNU Ağ Nesne Model Ortamı), GNU’nun masaüstü projesidir. 1997 yılında Miguel de Icaza tarafından başlatılmıştır ve Red Hat Software’in desteğiyle geliştirilmiştir, GNOME, benzer masaüstü özellikleri sağlamak için oluşturulmuştur ancak özgür yazılımları kullanır. Teknik avantajları da vardır, yalnızca C++’ı değil, çeşitli dilleri de destekler. Ancak temel amacı özgürlüktür: özgür olmayan hiçbir yazılıma ihtiyaç duymaz.

Harmony, uyumlu bir değiştirme kütüphanesidir, Qt’yi kullanmaksızın KDE yazılımının çalıştırılmasını mümkün kılmak için tasarlanmıştır.

1998 yılının Kasım ayında, Qt’nin geliştiricileri, bir lisans değişikliğini anons etti, bu lisans değişikliğinin gerçekleşmesiyle, Qt özgür yazılım haline gelmekteydi. Bundan emin olmanın bir yolu yoktur ancak bana kalırsa bu, QT’nin özgür olmamasından kaynaklanan soruna topluluğun verdiği yanıttan kaynaklanmaktadır. (Yeni lisans elverişsiz ve eşitlikten uzaktır, bu nedenle, Qt’nin kullanımının önlenmesi istenmektedir.)

[not: Eylül 2000’de Qt GNU GPL olarak yayınlanmıştır, bu problem çözülmüştür.]

Sonraki özgür olmayan kütüphaneye karşı nasıl bir tepki vereceğiz? Tüm topluluk tuzaktan uzak kalmanın gerekliliğini anlayacak mı? Ya da birçoğumuz kullanışlılık için özgürlükten vazgeçecek mi ya da büyük bir problem mi ortaya çıkacak? Geleceğimiz felsefemize bağlıdır.

Yazılım Patentleri

Karşılaştığımız en büyük tehdit yazılım patentlerinden gelmektedir, bu patentler, özgür yazılıma yirmi yıla kadar varabilen algoritma ve özellik sınırları koyabilir. LZW sıkıştırma algoritma patentleri 1983’te uygulanmıştı ve hâlâ uygun şekilde sıkıştırılmış GIF’ler üretmek için özgür yazılımı yayınlayamamaktayız. 1998 yılında, bir patent grubunun tehdidi altında, MP3 sıkıştırma ses programı üreten özgür bir program dağıtımdan kaldırılmıştı.

Patentlerle başa çıkmanın yolları vardır: bir patentin geçersiz olduğuna dair kanıt için araştırma yapabiliriz ve bir işi yapmanın alternatif yollarını araştırabiliriz. Ancak bu metotların her biri yalnızca zaman zaman çalışmaktadır; hepsi de başarısız olduğunda, patent, tüm özgür yazılımı, kullanıcıların istediği birtakım özelliklerden mahrum bırakmaya zorlayabilir. Bu durum meydana geldiğinde ne yapacağız?

Özgürlük adına özgür yazılıma değer veren bizim gibi insanlar her durumda özgür yazılımla kalacaktır. İşlerimizi hallederken patentli özellikleri kullanmayacağız. Ancak teknik açıdan daha üstün olmasını bekledikleri için özgür yazılıma değer verenler, patent onu geri tuttuğunda, bunu bir başarısızlık olarak adlandırma eğilimindedir. Bu nedenle, yazılım geliştirmenin “katedral” modelinin (1) ve özgür yazılımın güvenilirliği ve gücünün pratik etkililiği hakkında konuşmak yararlı iken, burada durmamalıyız. Özgürlük ve ilke hakkında konuşmalıyız.

(1) Burada “’pazar’ modelini” ifade etmek istedim çünkü bu, yeni olan ve başlangıç olarak tartışmaya yol açan bir modeldir.

Özgür Belgeleme

Özgür işletim sistemlerimizdeki en büyük eksiklik yazılımda değildir, en büyük eksiklik, sistemlerimize dahil edebildiğimiz iyi özgür belgelerin olmamasıdır. Belgeleme, her türlü yazılım paketinin önemli bir parçasıdır; önemli bir özgür yazılım paketi iyi bir özgür belgeyle birlikte verilmediğinde, bu büyük bir eksiktir. Günümüzde bu gibi eksiklerimiz vardır.

Özgür belgeleme, tıpkı özgür yazılım gibi, bir özgürlük konusudur, ücretle ilgili değildir. Özgür bir kılavuza ilişkin ölçütler özgür yazılıma ilişkin ölçütlere oldukça benzerdir: bu, tüm kullanıcılara belirli özgürlükler verilmesi hususudur. Yeniden dağıtıma (ticari satış dahil olmak üzere) izin verilmelidir, bu, çevrim-içi olarak ya da kağıt biçiminde olabilir, böylece kılavuz, programın her kopyasıyla birlikte verilebilir.

Değiştirmeye ilişkin izin de önemlidir. Genel kural olarak, insanların tüm makale ve kitap tiplerini değiştirme iznine sahip olmasının gerekli olduğuna inanmıyorum. Örneğin, işlemlerimizi ve görüşlerimizi tanımlayan bu gibi makaleleri değiştirmek için izin vermek zorunda olduğumuzu sanmıyorum.

Ancak, özgür yazılımın belgelerinin değiştirilme özgürlüğünün önemli olmasının belirli bir nedeni vardır. İnsanlar, yazılımı değiştirme hakkını kullandıklarında ve özelliklerine ekleme yaptıklarında ya da özelliklerini değiştirdiklerinde, vicdanlı davranır ve özenlilerse kılavuzları da değiştireceklerdir, böylece değiştirilmiş programla birlikte doğru ve kullanılabilir belgeleri de sağlayacaklardır. Programcıların özenli olmalarına izin vermeyen ve işi tanımlamayan bir kılavuz ihtiyaçlarımızı karşılamaz.

Değişikliklerin nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin bazı sınırlamalar hiçbir problem oluşturmaz. Örneğin, asıl yazarın telif hakkı uyarısının korunmasına ilişkin şartlar, dağıtım ifadeleri ve yazar listesi uygundur. Ayrıca değiştirilmiş sürümlerde uyarı bulunmasının gerekli olması ve bu kısımların teknik-olmayan başlıkları ele almaları durumunda, silinemeyen ya da değiştirilemeyen kısımlara sahip olma konusunda bir problem yoktur. Değişikliklerin nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin bazı sınırlamalar hiçbir problem oluşturmaz. Örneğin, asıl yazarın telif hakkı uyarısının korunmasına ilişkin şartlar, dağıtım ifadeleri ve yazar listesi uygundur. Ayrıca değiştirilmiş sürümlerde uyarı bulunmasının gerekli olması ve bu kısımların teknik-olmayan başlıkları ele almaları durumunda, silinemeyen ya da değiştirilemeyen kısımlara sahip olma konusunda bir problem yoktur.

Ancak, kılavuzun tüm “teknik” içeriğinin değiştirilmesi ve daha sonra tüm genel kanallar üzerinden tüm genel ortamlarda sonucun dağıtılması mümkün olmalıdır; aksi takdirde, kısıtlamalar topluluğu engellemektedir, kılavuz özgür değildir ve başka bir kılavuza ihtiyaç duyarız.

Özgür yazılım geliştiricileri tam bir özgür belge çeşitliliği oluşturma bilincine ve kararlılığına sahip olacak mıdır? Yine, geleceğimiz felsefeye bağlıdır.

Özgürlük Hakkında Konuşmalıyız

Günümüzde Debian GNU/Linux ve Red Hat Linux gibi GNU/Linux sistemlerinin on milyon kullanıcısının var olduğu tahmin edilmektedir. Özgür yazılım öyle pratik avantajlar sunmuştur ki, kullanıcılar tamamen uygulamaya ilişkin nedenlerden dolayı özgür yazılımı kullanmaktadır, uygulamaktadır.

Bunun iyi sonuçları ortadadır: özgür yazılımın geliştirilmesiyle daha fazla ilgilenildiğinde, yazılım işleri için daha fazla müşteri mevcuttur, bu da özel mülk yazılım ürünleri yerine ticari özgür yazılımın geliştirilmesi için firmaların daha fazla cesaretlendirilmesi için olanak demektir.

Ancak yazılıma olan ilgi yazılımın esas aldığı felsefenin bilincinden daha hızlı bir şekilde büyümektedir ve bu durum soruna neden olmaktadır. Yukarıda açıklanan sorunlarla ve tehditlerle başa çıkma özelliği, özgürlük için direnme isteğine bağlıdır. Topluluğumuzun bu isteğe sahip olduğundan emin olmak için, topluluğumuza girdiklerinde yeni kullanıcılara bu fikri yaymamız gereklidir.

Ancak bunu yapmakta başarısız olmaktayız: yeni kullanıcıları topluluğumuza çekme çabaları, topluluğumuzun temel bilgilerini öğretme çabalarını fazlasıyla geride bırakmaktadır. Her ikisini de gerçekleştirmemiz ve iki çabayı da dengede tutmamız gereklidir.

“Açık Kaynak”

Yeni kullanıcılara özgürlüğü öğretmek 1998 yılında daha zor hale geldi çünkü topluluğun bir kısmı “özgür yazılım” terimi yerine “açık kaynak yazılımı” terimini kullanmaya karar verdi.

Bu terimi destekleyen bazıları, “özgür” teriminin “bedava” terimiyle karıştırılmasını önlemeyi hedefledi, bu geçerli bir hedefti. Ancak diğerleri, özgür yazılım hareketini ve GNU projesini güdüleyen ilkenin ruhunu bir kenara koydu ve bunun yerine yöneticilere ve işyeri kullanıcılarına yöneldi, bunların çoğu kârı özgürlüğün, toplumun ve ilkenin üstünde tuttu. Bu nedenle, “açık kaynak” konusu, yüksek-kaliteli ve güçlü yazılımın gerçekleştirilmesi potansiyeline odaklanmaktadır ancak özgürlük, toplum ve ilke fikirlerinden uzak durmaktadır.

“Linux” dergileri bunun açık bir örneğidir, GNU/Linux’la çalışan özel mülk yazılım için ilanlarla doludurlar. Sıradaki Motif ya da Qt ortaya çıktığında, bu dergiler programcıları bundan uzak durması konusunda uyaracak mı yoksa onun için reklam mı yayınlayacaklar?

Ticaretin desteklenmesi topluma birçok şekilde katkı sağlayabilir; diğer her şey eşit olduğunda, bu yararlıdır. Ancak özgürlük ve ilke hakkında daha az konuşarak desteklerini kazanmak çok kötü sonuçlar doğurabilir; bu, sosyal yardımlaşma ve yurttaşların eğitimindeki dengesizlği daha da kötüleştirecektir.

“Özgür yazılım” ve “açık kaynak” yaklaşık olarak aynı yazılım kategorisini tanımlar ancak yazılım hakkında ve değerler hakkında farklı şeyler söyler. GNU Projesi, yalnızca teknolojinin değil özgürlüğün de önemli olduğunu ifade etmek için “özgür yazılım” ifadesini kullanmaya devam eder.

Deneyin!

Yoda’nın felsefesi (“’Deneme’ yoktur”) iyi ve zekice görünmektedir ancak bu, benim için geçerli değildir. İşi yapıp yapamayacağım konusunda tedirginken aslında işin çoğunu yaparım ve hedefi gerçekleştirsem bile, hedefi yakalamak için yeterli olup olmadığım konusunda emin değilimdir. Ama en azından denedim çünkü düşmanım ile şehrim arasında hiç kimse yoktu, ben vardım. Şaşırtıcı bir şekilde, bazen başarılı oldum.

Bazen başarısız oldum; bazı şehirlerim düştü. O zaman tehdit altında olan başka bir şehir buldum ve başka bir savaş için hazırlandım. Zaman içinde, tehditleri aramayı ve kendimi tehditlerle şehrim arasına koymayı öğrendim ve diğer hacker’ların gelip bana katılmaları konusunda çağrı yaptım.

Bugünlerde yalnız değilim. Bana destek olan hacker’ları gördüğümde bir rahatlama ve neşe duyuyorum ve bu şehrin, en azından şimdilik, dayanabileceğini görüyorum. Ancak tehlike her geçen yıl büyüyor ve şimdi Microsoft açık bir şekilde topluluğumuzu hedef aldı. Özgürlüğün geleceğini veremeyiz. Teslim olmayalım! Özgürlüğümüzü korumak istiyorsak, her zaman hazır olmalıyız.”

gnu.org

0

GNU Özgür Belgeleme Lisansı

Bu lisansın amacı, bir kullanıcı kılavuzuna, bir ders kitabı veya başka işlevsel ve faydalı bir belgeye, herkesin, etkili bir kullanım hakkıyla, ticari veya gayri-ticari, değiştirerek ya da olduğu gibi, almak ve tekrar dağıtmak özgürlüğü anlamında, serbest kullanım hakkı vermektir. İkincil olarak, bu Lisans, yazar ve yayıncının, başkaları tarafından yapılan değişiklikler sebebiyle sorumlu olduklarını düşünmeden, bir bakıma yaptıkları işten saygınlık kazanmalarını da sağlar. Bu Lisans bir “copyleft” (copyright’ın tersi; telif haksızlığı da denebilir) türüdür, yani bu belgenin türevleri de aynı mantıkla özgür olmalıdırlar. Bu Lisans, özgür yazılımlar için tasarlanmış bir “copyleft” lisansı olan GNU Özgür Belgeleme Lisansının bir tamamlayanıdır. Bu Lisans, serbest yazılım kılavuzlarında kullanmak üzere tasarlanmıştır. Çünkü serbest kullanım hakkı olan yazılım, serbest kullanım hakkı olan belgelendirme gerektirir. Serbest kullanım hakkına sahip bir program, yazılımın yaptığı işlerde bazı serbest kullanım haklarını sağlayan kılavuzlarla birlikte verilmelidir. Fakat bu Lisans, yazılım kullanım kılavuzlarıyla sınırlı değildir; konudan bağımsız olarak veya basılı bir kitap olup olmadığına bakılmaksızın her hangi bir metinde de kullanılabilir. Prensip olarak bu Lisans, amacı eğitim veya referans olan çalışmalar için tavsiye edilir.

Continue Reading →

Uygulanabilirlik ve Tanımlar

Bu Lisans, telif hakkı sahibi tarafından; “bu Lisansın koşulları altında olmak üzere dağıtılabilir” şeklinde bir uyarı içeren, herhangi bir ortamdaki, herhangi bir el kitabı veya benzeri çalışma için geçerlidir. Bu uyarı, dünyanın her yerinde geçerli ve telif hakkı içermeyen bir Lisans demektir ve zaman limiti olmaksızın bu çalışmayı bu yazının içinde belirtilen koşullarda kullanma hakkını verir.

Aşağıda bahsedilen “Belge” bu tür bir el kitabı veya çalışmayı kasdetmektedir. Kamunun herhangi bir üyesi Lisans sahibini temsil etmekte olup kendisi “Siz” olarak adlandırılacaktır. Eğer çalışmayı, telif hakkı yasası gereği izin gerektiren bir şekilde kopyalamış, üzerinde değişiklikler yapmış ve dağıtımını gerçekleştirmişseniz Lisansı kabul etmişsiniz demektir.

Belgenin “Değiştirilmiş Sürüm”ü, Belgenin tümünü veya bir kısmını içeren, ya birebir kopyalanmış ya da değiştirilmiş ve/veya bir başka lisana tercüme edilmiş herhangi bir çalışma anlamına gelmektedir.

“İkinci Bölüm”, belli bir adı olan apendiks (Ek bölüm) veya Belgenin giriş bölümü olup sadece yayıncının veya Belgenin yazarlarının, Belgenin genel konusu ile ya da ilişkili konularla olan ilişkilerini kapsar ve doğrudan Belgenin genel konusu alanına giren hiçbir madde içermez. (Bu nedenle, eğer Belge bir matematik ders kitabı ise, İkincil Bölüm matematikle ilgili hiçbir şey içermez). İlişki, doğrudan konuyla veya ilişkili hususlarla alâkalı tarihi, yasal, ticari, filozofik, ahlâki veya politik bir konu olabilir.

“Değişmeyen Bölümler”, başlıkları, Belgenin bu Lisansla serbest bırakıldığını ifade eden uyarıda belirtilmiş İkincil Bölümlerdir. Eğer bir bölüm, yukarıdaki İkincil tanımına uymuyorsa, Değişmeyen olarak adlandırılamaz. Belgede, Değişmeyen Bölüm olmayabilir. Eğer Belge, herhangi bir Değişmeyen Bölüm tanımı yapmıyorsa, Değişmeyen Bölüm yok demektir.

“Kapak Metinleri”, Belgenin bu Lisansla serbest bırakıldığını ifade eden uyarıda belirtilmiş ve Ön Kapak Metni veya Arka Kapak Metni şeklinde listelenmiş kısa metin parçalarıdır. Ön Kapak Metni en fazla 5 kelime, Arka Kapak Metni de en fazla 25 kelime olabilir.

Belgenin “Saydam” kopyası, makine tarafından okunabilir ve biçiminin özellikleri genel kamunun bilgisine sunulmuş, genel metin düzenleyicilerle veya (piksellerden oluşan şekiller için) genel boyama programlarıyla veya (çizimler için) kolay bulunur çizim programlarıyla Belge üzerinde değişiklik yapmaya elverişli, metin biçimlendiricilere girdi olmaya uygun veya otomatik tercüme için farklı biçimlerde olup metin biçimlendiricilere girdi olmaya uygun bir kopya demektir. Normalde Saydam olabilecek bir dosya, kopyasının biçimindeki bir fark ya da farksızlık nedeniyle okuyucu tarafından sonradan yapılacak değişiklikleri engellediği ya da cesaret kırıcı olabileceği için Saydam sayılamaz. Bir şekil biçimi, eğer önemli miktarda metin yerine kullanılıyorsa Saydam değildir. Saydam olmayan bir kopya “Donuk” (saydam olmayan) olarak adlandırılır.

Saydam kopyaların uygun biçimlerine ilişkin örnekler olarak: yalın, ilavesiz ASCII, Texinfo girdi biçimi, LaTeX girdi biçimi, kamuya açık DTD kullanan SGML veya XML, standart-uyumlu basit HTML, kişilerin değişiklik yapmasına uygun Postcript veya PDF verilebilir. Uygun Saydam şekil biçimlerine ilişkin örnekler olarak da: PNG, XCF ve JPG sayılabilir. Yalnızca tescilli kelime işlemcileri tarafından okunabilen ve değiştirilebilen tescilli biçimler, DTD ve/veya işleme araçları genellikle pek bulunmayan SGML veya XML, makine tarafından yaratılan HTML, bazı kelime işlemcileri tarafından sadece çıktı amaçlı olarak yaratılan Postcript veya PDF ise Donuk biçimler arasında yer alır.

Basılmış bir kitap için “Başlık Sayfası” demek, başlık sayfasının kendisi ve takiben bu Lisansın gerektirdiği konuların da okunaklı bir şekilde yer aldığı, ihtiyaca göre birkaç sayfa daha demektir. Başlık sayfası içermeyen bir biçime sahip çalışmalarda “Başlık Sayfası” olarak; çalışmanın başlığının en okunaklı şekilde göründüğü yerin yakınındaki metin, ana metnin başlangıcının hemen öncesi anlaşılır.

“XYZ Başlığı” taşıyan bir bölüm, Belgenin, ya başlığı tam olarak XYZ olan ya da XYZ yi metni takibeden parantez içinde gösteren ve XYZ yi bir başka dile tercüme eden bir alt kısmı demektir. (Burada XYZ, “Teşekkür”, “İthaf”, “Onay”, veya “Tarihçe” gibi özel bölüm adlarından biri olabilir. Belgeyi değiştirdiğinizde böyle bir bölümün “Başlığını Korumak” demek, bu tanıma göre, “XYZ Başlığı” taşıyan bir bölüm kalacak demektir.

Belge, bu Lisansın, Belgeye uygulandığını belirten uyarının yanında Garanti Feragatnameleri içerebilir. Garanti Feragatnamelerinin, bu Lisansın içinde referans olarak var oldukları kabul edilirse de bu sadece garantilerden feragat edildiği anlamını taşır: çıkarılabilecek diğer bütün anlamlar geçersiz olup bu Lisansın anlamı üzerinde hiçbir etkileri yoktur.

Birebir Kopyalama

Belgeyi, bu Lisans, telif hakları, ve bu Lisansın Belgeye uygulandığını belirten uyarı tüm kopyalarda bulunacak şekilde, ve tarafınızdan bu Lisansa başka hiçbir koşul eklenmediği sürece, herhangi bir ortamda, ticari veya ticari olmayan anlamda, kopyalayıp dağıtabilirsiniz. Yaptığınız veya dağıttığınız kopyaların, okunmasını veya daha fazla kopyalanmasını engelleyici veya kontrol edici teknik önlemler alamazsınız. Ancak kopyaların karşılığında bir bedel kabul edebilirsiniz. Eğer yeterince büyük sayıda kopya dağıtımı yapıyorsanız 3. bölümdeki koşulları da yerine getirmeniz gerekir.

Kopyaları, yukarıda bahsedilen koşullar altında ödünç verebilir, kiralayabilir veya kamuya açık şekilde sergileyebilirsiniz.

Kopyalamada Miktar

Eğer Belgenin, 100 den fazla olmak üzere, basılı kopyalarını yayınlarsanız (ya da genellikle basılı kapakları olan bir ortamda kopyalarsanız) ve eğer Belgenin lisans uyarısı, Kapak Metinleri olmasını gerektiriyorsa, kopyaları, tüm bu Kapak Metinlerini açık ve okunaklı biçimde gösteren (Ön Kapak Metinleri ön kapakta, Arka Kapak Metinleri arka kapakta) kapakların içine almak zorundasınız demektir. Her iki kapak da Sizi, açık ve okunaklı bir biçimde, bu kopyaların yayınlayıcısı olarak tanımlamak zorundadır. Ön kapak, başlığı, tüm sözcükleri eşit olarak görünecek şekilde içermelidir. Kapaklarda yazan diğer şeyleri de ekleyebilirsiniz. Belgenin başlığını koruduğu ve bu koşulları sağladığı sürece, kapaklardaki değişikliklerle sınırlı kalarak kopyalama yapmak, bir anlamda birebir kopyalama olarak algılanabilir.

Eğer her iki kapakta bulunan ve yazılması gerekli metinler, okunaklı olamayacak kadar fazlaysa, listelenmiş olanları, sığacak şekilde gerçek kapağa ve geri kalanları da takibeden sayfalara alabilirsiniz.

Eğer Belgenin, 100 den fazla olmak üzere, Donuk kopyalarını yayınlıyor veya dağıtıyorsanız ya herbir Donuk kopyaya bir de makine tarafından okunabilir Saydam kopya eklemek ya da herbir Donuk kopyada, genel ağı kullanan kamunun giriş yapıp, kamu tarafından bilinen standart ağ protokolleri kullanarak, Belgenin ilave malzeme içermeyen Saydam bir kopyasını indirebileceği bir bilgisayar ağı adresi eklemek zorundasınız. Eğer ikinci yolu tercih ederseniz, Donuk kopyaların dağıtımına başladığınızda, bu Saydam kopyanın belirtilen yerde ve Donuk kopyaların kamuya en son dağıtımından en az bir sene sonra dahi (ya doğrudan veya Sizin temsilcileriniz veya bayileriniz üzerinden) ulaşılabilir olarak kalacağından emin olmak açısından oldukça tedbirli adımlar atmalısınız.

Büyük miktarlarda kopyaların dağıtımını yapmadan önce, gerekli değilse de, Belgenin yazarlarıyla temasa geçmeniz, onlara, Belgenin daha yeni bir sürümünü Size verme şansını tanıması açısından uygun bir hareket olur.

Değişkenler

Belgenin, Değiştirilmiş Sürümünü, yukarıda 2. ve 3. bölümdeki koşullar altında ve Değiştirilmiş Sürümü kesinlikle bu Lisans altında yayınladığınız ve böylece Değiştirilmiş Sürüm, Belgenin rolünü üstlendiği ve Değiştirilmiş Sürümün dağıtım ve değiştirme lisansını da, kopyasına sahip olana verdiğiniz sürece kopyalayabilir ve dağıtımını yapabilirsiniz. Ayrıca, Değiştirilmiş Sürümde aşağıdakileri de yapmak zorundasınız:

  • A. Başlık Sayfasında (ve varsa kapaklarda) Belgedekinden ve önceki sürümlerdekinden (ki eğer varsa Belgenin Tarihçe bölümünde listelenmiş olmalıdır) farklı bir başlık kullanınız. Bir önceki sürümün orijinal yayımcısı izin verdiği taktirde önceki sürümün başlığının aynısını da kullanabilirsiniz.
  • B. Başlık Sayfasında, Değiştirilmiş Sürümdeki değişikliklerden sorumlu olan bir veya daha fazla kişi veya kimliğin adını ve eğer sizi bu zorunluluktan muaf tutmamışlarsa Belgenin asıl yazarlarından en az beşinin (eğer beşten azsa tümünün) adıyla birlikte, yazar(lar) olarak listeleyiniz.
  • C. Başlık sayfasında, Değiştirilmiş Sürümün yayımcısının adını, yayımcı olarak belirtiniz.
  • D. Belgenin tüm telif hakkı uyarılarını koruma altına alınız.
  • E. Diğer telif hakkı uyarılarının hemen yanına gelecek şekilde, kendi değiştirmeleriniz için uygun bir telif hakkı uyarısı ilave ediniz.
  • F. Telif hakkı uyarılarının hemen ardından gelecek şekilde ve kamuya, Değiştirilmiş Sürümü, bu Lisansın koşulları altında kullanma izni veren ve formu aşağıdaki Ekte görülen bir lisans uyarısı ekleyiniz.
  • G. Söz konusu Lisans uyarısında, Belgenin lisans uyarısında verilen, Değişmeyen Bölümlerin ve gerekli Kapak Metinlerinin tam bir listesini koruma altına alınız.
  • H. Bu Lisansın, değiştirilmemiş bir kopyasını ekleyiniz.
  • I. “Tarihçe” adlı bölümü ve Başlığını koruma altına alınız ve buna Değiştirilmiş Sürümün (Başlık Sayfasında verildiği gibi) en azından başlığını, yılını, yeni yazarları ve yayımcısını belirten bir madde ilave ediniz. Eğer Belgede “Tarihçe” adlı bir bölüm yoksa, Başlık Sayfasında verildiği gibi, başlığını, yılını, yazarlarını, ve Belgenin yayımcısını belirten bir tane yaratınız ve bir önceki cümlede belirtildiği gibi Değiştirilmiş Sürümü tanımlayan bir madde ekleyiniz.
  • J. Eğer varsa, Belgede belirtilen ve Belgenin Saydam kopyasına ulaşmayı ve gene benzer şekilde Belgenin esas alındığı önceki sürümlere ulaşmayı sağlayan ağ konumunu koruma altına alınız. Bunlar “Tarihçe” bölümüne yerleştirilebilir. Belgenin kendisinden en az dört yıl önce basılmış bir çalışmanın veya atıfta bulunduğu sürümün orijinal yayımcısı izin vermişse, ağ konumunu ihmal edebilirsiniz.
  • K. “Teşekkür” veya “İthaf” başlığını taşıyan bölümler için, bölümlerin Başlıklarını koruma altına alınız ve bu bölümde, katkıda bulunan kişilerin her birinin teşekkürlerini ve/veya ithaflarını, verildiği fikir haliyle koruma altına alınız.
  • L. Belgenin tüm Değişmeyen Bölümlerini, metin ve başlıklarının değiştirilmemiş haliyle koruma altına alınız. Bölüm numaraları veya eşdeğerleri, bölüm başlığı olarak düşünülmez.
  • M. “Onay” başlıklı tüm bölümleri siliniz. Böyle bir bölüm Değiştirilmiş Sürüme dahil edilemez.
  • N. Mevcut herhangi bir bölümü, başlığı “Onay” olacak şekilde, veya herhangi bir Değişmeyen Bölüm ile başlık konusunda çelişecek şekilde yeniden adlandırmayınız.
  • O. Tüm Garanti Feragatnamelerini koruma altına alınız.

Eğer Değiştirilmiş Sürüm, yeni ön maddeler veya İkincil Bölümler olarak nitelendirilebilecek ekler içeriyor ve Belgeden kopyalanmış hiçbir malzeme içermiyorsa, bu bölümlerin tümünü veya bir kısmını değişmeyen olarak adlandırmak tamamen size bırakılmıştır. Bu amaçla bunların başlıklarını, Değiştirilmiş Sürümün lisans uyarısındaki Değişmeyen Bölümler listesine ekleyiniz. Bu başlıklar diğer bölüm başlıklarından farklı olmalıdır.

Değiştirilmiş Sürümünüze “Onay” başlıklı bir bölüm ekleyebilirsiniz ancak bu bölüm, değişik gruplarca yazılmış -örneğin, arkadaşlarınızın inceleme cümleleri, veya içerdiği metnin, bir kuruluş tarafından, standardın güvenilir tanımıdır şeklinde onaylanmasından başka bir şey içermemelidir.

Değiştirilmiş Sürümdeki Kapak Metinleri listesinin sonuna gelecek şekilde, Ön Kapak Metni olarak beş, Arka Kapak Metni olarak ta 25 kelimeyi geçmeyecek şekilde birer paragraf ilave edebilirsiniz. Her bir kişi başına (veya yapılan düzenlemelere göre değişmek üzere), Ön Kapak Metninden yalnızca bir, Arka Kapak Metinlerinden de yalnızca bir paragraf ilave edilebilir. Eğer Belge, mevcut haliyle, aynı kapak için, ya siz ya da namına hareket ettiğiniz kişiler tarafından daha önceden eklenmiş bir kapak metni içeriyorsa bir başkasını ilave edemezsiniz, fakat önceki yayımcı tarafından eklenmiş eskisini, kendisinden açık izin alarak değiştirebilirsiniz.

Belgenin yazar(ları) ve yayımcı(ları), bu Lisansla, adlarının, herhangi bir Değiştirilmiş Sürümün reklâmı, savunulması veya onaylanması amacına yönelik olarak kullanımına izin vermiş olmazlar.

Belgeleri Birleştirmek

Belgeyi, bu Lisans ve değiştirilmiş sürümler için yukarıda 4cü bölümde tanımlanan koşullar altında yayınlanan diğer belgelerle (tüm orijinal belgelerin Değişmeyen Bölümlerini değiştirmeksizin biraraya getirip, birleşik çalışmanızın lisans uyarısında; Değişmeyen Bölümler olarak listelediğiniz ve tümünün Garanti Feragatnamelerini aynen koruduğunuz taktirde) birleştirebilirsiniz.

Birleşik çalışmada bu Lisansın bir kopyasının bulunması yeterli olup çok sayıda olan özdeş Değişmeyen Bölümler, tek bir kopya ile değiştirilebilir. Eğer aynı adlı fakat farklı içerikli çok sayıda Değişmeyen Bölüm varsa, her bir bölümü (başlığının sonuna parantez içinde olmak üzere, eğer biliniyorsa o bölümün orijinal yazarının veya basımını yapanın adını yazarak veya özel bir numara vererek) özelleştiriniz. Aynı ayarlamaları, birleşik çalışmanın lisans uyarısının içinde yer alan Değişmeyen Bölümler listesindeki bölüm başlıklarına da yapınız.

Birleşik çalışmada, farklı orijinal belgelerde geçen “Tarihçe” adı altındaki tüm bölümleri birleştirip tek bir “Tarihçe” bölümü oluşturunuz. Benzer şekilde, “Teşekkür” ve “İthaf” bölümlerini de ayrı ayrı “Teşekkür” ve “İthaf” bölümleri altında toplayınız. Tüm “Onay” bölümlerini silmek zorundasınız.

Belgelerin Toplanması

Belgelerin ve bu Lisans altında serbest bırakılan diğer belgelerin koleksiyonunu yapabilir ve belgeler için birebir kopyalama kurallarını takip ettiğiniz sürece, bu Lisansın değişik belgelerdeki bireysel kopyalarını, koleksiyondaki tek bir kopya ile değiştirebilirsiniz.

Bu koleksiyondan tek bir belge çıkarabilir ve bu Lisansın bir kopyasını çıkarılan belgeye koymak ve bu Lisansta yer alan birebir kopyalama ile ilgili tüm diğer hususlara riayet etmek kaydıyla bu Lisans altında tek başına dağıtabilirsiniz.

Bağımsız İşlerle Birleştirme

Belgenin veya türevlerinin, diğer bağımsız belge ve çalışmalarla biraraya getirilerek bir depolama veya dağıtım ortamında derlenmesi, eğer bu derlemeden doğacak telif hakkı, bu derlemenin kullanıcılarının yasal haklarını, bireysel çalışmaların izin verdiği sınırın ötesinde kısıtlamak için kullanılmıyorsa, küme (yekûn, toplam) olarak adlandırılır. Eğer Belge bir kümeye dahil ediliyorsa, bu Lisans, kümede olup ta bu Belgenin türevi olmayan diğer çalışamalara uygulanamaz.

Eğer bölüm 3’ün Kapak Metni zorunluluğu, Belgenin bu kopyalarına uygulanabiliyorsa ve eğer Belge, tüm kümenin üçte birinden daha azsa, Belgenin Kapak Metinleri, Belgeyi kümenin içine dahil eden kapaklara ya da bu kapakların elektronik eşdeğerlerine (eğer Belge elektronik formda ise) yerleştirilebilir. Aksi taktirde tüm kümeyi içeren basılı kapaklarda görünmeleri zorunludur.

Tercüme

Tercüme, bir anlamda değiştirme olarak düşünülebilir, dolayısıyla Belgenin tercümelerini 4cü bölümdeki koşullara uygun olarak dağıtabilirsiniz. Değişmeyen Bölümleri, tercümelerle değiştirmek için telif hakkı sahiplerinden özel izin almak gerekirse de, Değişmeyen Bölümlerin tümünün ya da bir kısmının tercümelerini bu Değişmeyen Bölümlerin orijinal sürümlerine ekleyebilirsiniz. Bu Lisansın, Belgedeki tüm lisans uyarılarının ve Garanti Feragatnamelerinin tercümesini; bu Lisansın, uyarıların ve feragatnamelerin orijinal İngilizce sürümlerini de eklemek kaydıyla yapabilirsiniz. Bu Lisansın, uyarıların veya feragatnamelerin tercümeleriyle orijinalleri arasında anlaşmazlık olması durumunda orijinal sürümler esas alınır.

Eğer Belge içindeki bölümün adı “Teşekkür”, “İthaf” veya “Tarihçe” ise, Başlığın Korunması (1. bölüm) zorunluluğundan (4. bölüm) dolayı gerçek başlığın değişmesi gerekecektir.

Sonuç

Bu Lisansta açıkça belirtilmediği sürece, Belgeyi kopyalayamaz, değiştiremez, alt lisans yapamaz, veya dağıtamazsınız. Bunun dışında Belgeyi kopyalama, değiştirme, alt lisans yapma veya dağıtma gibi her tür girişim hükümsüz olup bu Lisans altındaki bütün haklarınızın sona ermesine neden olacaktır. Ancak, Sizden bu Lisans altında kopyaları ya da hakları almış olan grupların Lisansları, bu gruplar tam bir uyum içinde oldukları sürece sona ermez.

Bu Lisansın Gelecekteki Düzenlemeleri

Özgür Yazılım Vakfı, zaman zaman GNU Özgür Belgeleme Lisansının yeni ve gözden geçirilmiş sürümlerini yayınlayabilir. Bu tür yeni sürümler, esas itibarıyla mevcut sürüme benzer olmalarına rağmen, yeni problem ve sorunlara yönelik olarak detayda farklılık arz edebilirler. Bkz: http://www.gnu.org/copyleft/.

Lisansın her bir sürümüne, belirgin bir sürüm numarası verilir. Eğer Belgede, bu Lisansın belli bir numaraya sahip sürümünün (veya daha yeni sürümünün) uygulandığı açıkça belirtiliyorsa, Sizin de, ya bu belli numaralı sürümün ya da Özgür Yazılım Vakfı tarafından basılmış (taslak değil) daha yeni sürümün koşullarına uyma seçeneğiniz var demektir. Eğer Belgede bu Lisansın sürüm numarası açıkça belirtilmiyorsa, Özgür Yazılım Vakfı tarafından herhangi bir zamanda basılmış herhangi bir sürümü seçebilirsiniz.

Bu Lisansı Belgelerinizde Nasıl Kullanırsınız?

Bu lisansı yazdığınız belgenin içinde kullanabilmek için, bir kopyasını belgeye ekleyin ve aşağıdaki telif hakkı ve lisans uyarılarını, kapak sayfasından hemen sonra gelecek şekilde yerleştirin:

 Telif hakkı (c) 23/09/2012  HAKAN ATEŞ'indir...
 Bu belgenin, GNU Özgür Belgeleme Lisansı, Sürüm 1.2 veya Özgür
 Yazılım Vakfı tarafından yayımlanmış daha yeni sürümlerindeki
 koşullara uygun şekilde; değişmeyen bölümler, ön kapak ve
 arka kapak metni olmaksızın, kopyalanması, dağıtılması ve/veya
 değiştirilmesine izin verilmiştir.
 Lisansın bir kopyası "GNU Özgür Belgeleme Lisansı" adlı bölüme
 eklenmiştir.

Eğer yazınızda değişmeyen bölümler, ön kapak ve arka kapak metinleri varsa, “değişmeyen…….olmaksızın,” satırını aşağıdaki gibi değiştirin:

 değişmeyen bölümleri, BAŞLIKLARIN LİSTESİ, ön kapak metinleri,
 İLGİLİ LİSTE ve arka kapak metinlerini, İLGİLİ LİSTE olmak üzere,

Eğer kapak metinleri yok ama değişmeyen bölümler varsa ya da bu üç durumun herhangi bir şekilde bir arada olması söz konusu ise, duruma uygun gelecek şekilde bu iki alternatifi birleştirin.

Eğer belgeniz önemli program kodu örnekleri içeriyorsa, özgür yazılım lisansı seçeneğinize paralel olarak, GNU Genel Kamu Lisansındaki gibi özgür yazılım içinde kullanılmalarını sağlamak amacıyla bu örneklerden feragat etmenizi tavsiye ederiz.

Copyright (C) 2000,2001,2002  Free Software Foundation, Inc.
59 Temple Place, Suite 330, Boston, MA  02111-1307  USA
Bu lisans belgesi, harfi harfine aynı olmak koşuluyla herkes tarafından
kopyalanabilir, çoğaltılabilir ve dağıtılabilir, fakat değiştirilemez.

tr.wikipedia.org

0